Yorgun bir ömrün aşina salıncağındayım, yıldızlar indiriyorum göklerinden
Yorgun bekleyişlerin yaslı güvertesindeyim, sürgünüm aşkın nöbetlerinden
Avuçlarımda büyüyor kangrenli yokluğun, hicran damlıyor yar gözlerimden
Bekleyişin menzillerinde bitkinim yar, aşkın geçerken yorgun hücrelerimden
Çığlıklar ektiğimiz bir yaşamın kayıp günlüklerine gölgemizi süreriz arada bir, içsel fırtınalarımızın kesilmesi için. Her yangın soluksuz bir gün paralanışı gibi utançlı bir edayla gülümserken içimize, biz gönlümüzdeki ufka yürürüz durmadan, aşkın çelişkili damarlarına sevgimizi ekmek için. Bir devriâlemin kıyı kentlerine rüzgâr inerdi o an, soluğumuzu kendi dalgamıza verince. Ay yamalı bir gecenin sağdıcıydı, içimizdeki düş ormanlarına biz gözyaşlarımızı dökünce gölgeli bir mevsimin ıslak hançerlerini içimizde hissederdik.
Yalvaramam koşamam
Ama sesini bırak bende
Biliyorum ki kopacaksın
Tutamam saçlarından
Ama kokunu bırak bende