Altmışsekiz' lilere Şiiri - Yorumlar

Onlara özenerek kendi kuşağımızı taktık ve çıktık yola, hadi hayırlısı, bakalım sonumuz ne ola...

Bu güzel şiire emek veren duyarlı yüreği kutlarım Cevat Bey. Mutluluklar sizinle olsun!(10on)
Altmışsekiz’li....

Hava ağır, sokak sisli
Uzaktan beliren bir silüet
Ve kaldırımda tok tok ayak sesleri.
Sanırsın ki taşlara basıyor tek tek

Aynı yaştayız,
İkimizde altmış sekizli...
Saçları dökük,
Azda olsa beli biraz bükük.

Belli ki çok darbe yemiş
Yürüyüşünden belli
Düşmüş omuzları,
Ama başı dik, açık alnı...

Kızarmış hafifçe
Pekmez karası yüzü.
Sanki düşmüş içine,
Ateşin közü...

Birbirine karışmış saçı sakalı
Yürüyüşü bir hoş
İyice peltekleşmiş dili
Belli ki sarhoş

Doğasından mıdır bilinmez
Buğulu gözleri
Alnında bir kaç şeritlik iz
Ve hafif titriyor dizleri

Durdu kaldırımda yorulmuş gibi
Aradı geçmişten kalan bir iz
Ama duymadı yüreğinde
68’i anımsatan bir his

Sokağın sonu belirsizdi
Derinden bir iç geçirdi
Sis olmasaydı,
Sokağın sonunda göreceği denizdi

Burası Gezmiş sokağıydı
Her iki yanındaki, Aslan ve İnan...
Sadece buruk bir sedaydı
Anılardan geride kalan

Sokak yoksul,
Sokak loş...
İnsanlar yalpalıyor
Sanki hepsi, kendisi gibi sarhoş!
16 / ŞUBAT /2006
İSTANBUL


Ergin Bingöl

Gündönümünü yine altmışsekizlerin yüreği doğdurur doğdurursa ancak,ya anlamak istemediler anlatılanları umud ettiğimiz umutlarımızın yeni güneşleri yada anlamanın anlamını,kutluyorum.

hey gidi 68 liler hey........

gün doğdu hep uyandık
siperlere dayandık
bağımsızlık uğruna
al kanlara boyandık”

anlattık anlatmasına ama,
anlayan bulamadık…….

Gün doğmadan uyansaydık,
İhlas ile boyansaydık.
Anlamayanlar anlardı eminim
Anlatanlar da anlaşılırdı.

Selam arkadaşım.

güneş doğdu bir gün
çul aralarında uyuyan çocukların üstüne
ve çıplak ayaklı kadınlara.
savrulup gittiler şehirlerin karanlıklarında
onların güneşleri asla doğmadı.
kutluyorum.

...Şikayetname 20 / Karalama Dosyaları...

uzun bacaklı tayın
ihtişamlı koşusunu banardık
tedirgin akşamlara /
talandan korurdu çadırlarımızı /
taze bir umut muştulardı
erken ayazlara düşen
ilk yağmur damlası...

pusuda saklı hançer ve yüzümüze sırıtan
kara suratlı mağaraya kişnerdi küheylân /
her şahlanış
içeriden yağmalanmış bir toprak parçası /

arkamızdan kovalardı karalama dosyaları /
orada gizlenirdi şiir /
insafsız bir iç savaş artığı
ganimet adaklar misali /
alnımıza sürülürdü harfin kanı /

anılar tüterdi bacalardan
ki kırlaşmışlardı /
unutmuştuk çünkü
insanca yaşlanmayı /

ilân tahtalarına yapışırdı suretimiz /
takvimleri ağlatırdık biz /

b u y ü z d e n “genç” koydular adımızı /
“ölümsüz” dedi birileri /
biraz alaycı /
biraz küçümser bir tavırla /

b u y ü z d e n çözümsüzlük gurbetiydi /
yanıtsız soruların tebliğ edildiği
kayıp bütün adresler /

başıbozuk isyankâr ve çılgın tay /
tıslayan gece yılanını b u y ü z d e n
gündüze şikâyet ederdi bıkmaksızın /

dağlanırdı dudaklar karalama dosyalarında...

bıçak rüzgâr ve kan /
bu kadardı yaşam /
geçmişi geleceğe bağlayan /
ak kâğıttan farklı
sıradan bir zincir halkası /

yoktu bir anlayan /
kutsal aşkın kendisi ve aşkı bilenden başka.../.....

(30 Mart 2005 - Naime Erlaçin)

Genellikle bir çalışmamı bütünüyle ekleme adetim yoktur ama bu kez içimden geldi.

Saygıyla...

tufanlara kaptırdık gözümüzü, gönlümüzü
gam seline söyle, evi temelinden götürsün

hafız şirazî

..şiirinizi okudum..bir yerelere gittim geldim.üç fidan geldi aklıma...yüreğim sızladı..ne güzel yazmışsınız.evettt.hala en ileride gider adımlarımız.

Onlar antiemperyalistiler...o nlar tam bağımsızlık savunucusuydular..onlar işçiydiler öğretmendiler onlar ülkemin emekçileriydiler...onlar işçi sendikalarının örğütleyicisiydiler..ve hasıl insandilar..binlerce selam olsun ..teşekkürler kuşağın aydın şairi..sevgilerimle saygılarımla....esen kalın..