bütün gece o turuncu seviştikleri
ürkütülmüş bir sürü yabanıl ve kocaman
öyle olmalı devrim diri ve ağırlıksız
birbirlerine öyle karıştıkları zaman
herkesin öldüğü bir devlet vardır
sana insanları sapsarı anlatayım
dışarıda üşüyen acıkan heykel
çayına fazladan iki şeker atayım
içeriye yanıma kahvaltıya gel
gerçekleri sevmem ben sen de sevmezsin
eskiden fahişeler elma kokardı
o saklı yerlerinden ve saçlarıyla
-birdenbire değişir geceler ve çalgılar-
parmaklarından diri bir istek akardı
ne olduysa oldu paslandı kilit
bakıştılar
ne dediler birbirinin ormanlarına
birazı anlaşılır
birazı anlaşılmaz
bu kadar konuşmak ejderha ve çin
yeryüzü üzerine ve gündüz vakti
yanımdasın işte buğday ve zencefil bu
kırılgan bir halkın gecesi için
incecik bir dal gibisin saklı ve serin
düşünmek uzakların mavi gülüdür
mermerden bir heykelin gülümsemesi
vakitlerin toprağa karışan sesi
balıkların ışıklı gürültüsüdür
usumuzu şaşırtan şu bulut var ya
senden gidiyorum
beni ancak yalnızlığım açıklar
bir kente gidiyorum
bahçeler dayanılmaz
senin bende yüzbinlerce çocukluğun var
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!