Ölür sevdalarım
Gün batımı..gün doğumu
Pusuya düşmüş gözlerimde
Yol verin dağlar yol verin bana
Kanatlarım kırıktı
Bakışlarım durgun
Nizamiye kapısında kalabalıklar
Çoluk, çocuk, nişanlı, yavuklu, ana, baba, gönüldaş
Canhıraş bakışlarda bekleyiş
Hasret dolu günlerin vuslat özleminde
Uzanıp sevgiye hasret elleri/inince damgalar
Kol bileklerine/firarilerin önlem mührü diye
Ağladın mı? Hayır. Niye?
Çünkü kimse yoktu...
O, bir çocuktu...
Kimler (?) kimin demeleriyle büyür ya da alçalır
Hiç anlamayacak kadar / Küçücük!
Kendince edilen... kendin yakışır küfürlere
Çırpındık bir ağıt faslında
Yüreğimiz alabora
Okyanuslara açılan bir gemide
Darağacı iklimlerine çiçekler sunduk
Sesimizi duyan yok
Sevdalarımız muhtaç, cankurtaran simidine
Bir aksi rüzgar!
Alnımızın solgunluğunda
Esrik, esrik alazlanınca
Kırık dökük bir hayatın
Masalımsı tutkuları içinde
Palandöken hüznü eser
Bak yine zifiri bir ayaz
Solukluyor
Günlerin geçmezliğinde
Sensizliğim
Onca sıkıntı/bitmez azap
Çaresizlik yumağında
Selam hepinize baharsız
Çilehanelerden...
Çilemi, ızdırabımı/kinimi, öfkemi
Canevinden duyanlar
Sizin sevdanız bu şiir
Sizlersiniz kara günlerimize
...içinizdeki kimsenin herşeyi bizim de özlemimiz olmuştur....yüreğinize sağlık