O kimdi,
Neydi acaba.
Durmaksızın kamçılayarak düşüncelerimi
Bu soruyu sordum kendime defalarca.
Beni tereddütsüz bir cevaptan alıkoyan.
O gölge,
Bir gün daha
Günün ışıkları yırtmakta geceyi
Ya sıyırdı
Ya sıyıracak
Ölümü,
Gülüşünle
Karanlığın orta yerinde
Dargın durmaktayım
Son otuzüç yıla
Bilirim kaçamak bakışları
Utangaç sevişleri
Bilirim beşimden bu yana
İmkânsızlıklar düzleminde
Olasılık hesapları ne zordur.
Oturur düşünürüm cebirin ortasında
Dört bilinmeyenli bir denklem.
Çöz çözebilirsen
Onu benden,
Bütün pusularından geçtim gecenin.
Yalnız bir kuş gibi direniyorum karanlığıma.
Bu kaçıncı yağmur
Kanatlarımı kıran kaçıncı sağnak bu.
Ürperiyor içim.
Korkuyorum,
Ellerimle, dokunurum nabzına gecenin
Yırtılan şah damarından,
Parmaklarıma bulaşır karanlık
Dilimde yorgun bir sözcük
Aralanan kapılara sıkışır gözlerim.
Ne hain şeymiş yaşamak.
Heey,
Hey Finike’li Agenor’un kızı.
Güzeller güzeli Europa
Sana ithaftır, Apollon’dan Telmessos
Kıyıların, kanyonların, Saklıkent’inle
Maviyi sana vermiş,
Saçların çayır çayır yakmakta geceyi
Patlayan kozalaklar gibi düşmekte bir bir yıldızlar
Kaldır başını dağılsın bulutlar.
Yoksa hüznün felaketim olur.
Asit yüklü yağmurlar delip geçmekte tenimi
Nasılmıyım?
Tam bir trajediyim.
Her gün sahnelenen
İki perdelik bir ironiyim
Bazen dublör,
Bazen suflör,
Sevgi taşlarından örülü saraylar,
Harcı merhametle karılı burçlar tasarlamıştım oysaki.
Küçücük dalgalarda yıkılsın diye,
Kumdan kaleler çizmedim aydınger yapraklarına.
Başkasının dünyası,
Güneşin kaç çekim kuvvetindedir, bilmem.



Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!