Yalınız
Yıllar bir bir geldi geçti vara saymadım ömrümü
Ta doğduğum günden beri ağladım güldüm yalınız
Eş dost ahbab hepsi boşa alıcı kuşa dönmüşler
Döndüm de geriye baktım uyandım kaldım yalınız
Doğum gününmüş on ocak
Dünya sana açmış kucak
Erken gittin bekle biraz
Sonumuz toprak olacak
Kutlu olsun dememiştim
Damla'ya
Bir damlasın bulutlarda yolda belde yok olursun
Seller gibi bentler yıkar düşme gölde yok olursun
Yaprağa düş sessiz sakin can ol açacak çiçeğe
Ne ararsın kum içinde dal yok çölde yok olursun
DOST’A
Bir huzursun sen
Bir mut
Bir umut
Dalgasız deniz gibisin
Sükûnet içinde
18 Mart
Uyandı bir kardelen
Derinlerinde toprağın
Yavaşça kaldırdı başını
Sabah güneşi ile birlikte
Şöyle bir kolaçan etti çevreyi
Benden Öğrendi
On beş bin yıl oldu dâr-ı dünyada
İnsan insanlığı benden öğrendi
Ervah-ı alemde levh-i mahfuzda
Melek hıfz-ı namı benden öğrendi
Güzellik: bir hayaldir,
İçi dolmayan.
Güzellik: bir umuttur,
Arayıp; bulunmayan…
Bir yüktür: kimilere,
Kolay mı sanırsınız, kaybetmeyi?
Kolay yaşanır mı ki; kayıplar?
İnsansan
Ve kaybettiğinin;
Değerini biliyorsan eğer…
Günlerimiz geçti ah-ı vah ile,
Giden gitti, artık geri gelmiyor.
Güreş tuttuk, her gün padişah ile.
Acep kim yenildi? Kimse bilmiyor.
Birkaç delikanlı yan yana geldik,
Sarı saçın hilal kaşın
Lebin kiraz inci dişin
Birde sevimli gülüşün
Kız sen kimsin nerden geldin?
Ta yüreğinden bakışın
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!