Karaman’dan, Kasaba’dan geçerken;
Yolun sağ yanında bir deve taşı.
Ovalardan nice oba göçerken;
Dayan şu feleğe, dur deve taşı!
Üzerinde bin bir yılın tozu var,
Nice ulu aşık, nice erenler;
“Kimler itirazda? ” Gelin bulalım.
Hak yoluna şirin canın verenler,
Saf saf dizilelim, teslim olalım.
Mansur, neden acep “Enel hak.” demiş?
Dilim Bana Yük Oluyor
Dünya dönme dolap gibi inen binen çok oluyor
Yaşlanıp güç tükenince kolum bana yük oluyor
Aşmak gerek dağı taşı, dosta varmak ister isen
Beden yorgun hoş değil baş yolum bana yük oluyor
Birer birer, yok oluyor yarenler,
Vaz gel gönül, dönüp dönüp arama!
İyiliği, kötülüğü bilenler,
Gez gel gönül, dönüp dönüp arama!
Bizler bir zamanlar, önde giderdik,
Ayrılık günleri geldi dayandı;
Eğleşip burada kalan Elveda.
Eridi bedenim, yüreğim yandı;
Sinem delik delik delen Elveda.
Büyüttüm kanadın, uzattım kolun…
Yürüdü insanoğlu, burnunun doğrusuna,
Ne bulduysa yükledi atının sağrısına,
Hile, desise, kumpas, çare: baş ağrısına,
İnsanın: Çırılçıplak ortaya çıktığı gün;
Bülbülün: Naz-ı gülden; usanıp, bıktığı gün.
Her gün önümden geçersin,
Neden bir selam vermezsin?
Zengin varsılı seçersin,
Yoksul garibi görmezsin…
Ulu dallara konarsın,
Zor zanaat: garip kalmak,
Dünyada kimsesiz olmak,
Testiden testiye dolmak,
Haller garibin yazısı.
Rüzgâr eğer, yel uçurur;
‘Unutulmuş birer birer’
Diye başlardı o şarkı.
Ama; çok yanlış anlatır unutulanı…
Değişti tüm dünya,
Çevre değişti,
Şehir bir canavar:
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!