Ali Rıza Atasoy Şiirleri - Şair Ali Rıza ...

-İhsan Keskin'e-

Gam dolu ezgilerle ninniler söylerdin,
Avuturdun beni öksüz çocuklar gibi,
Haziran akşamlarının yalnızlığında.
Akışındaki ahenk yolculuklar gibi,

İçimde bir sevinç ruhumda huzur,
Belki de gönülden yaşamak budur.
Savurdum kederi gamı rüzgâra,
El ettim uzaktan yeşil Niksar’a.
Ne zerre rehavet ne kış uykusu,
Havada mis gibi bahar kokusu.

Dağın eteğinde bir şirin belde,
Mahur bir şarkıdır söylenir dilde.
Bir yanı Erbaa bir yanı Samsun,
Rüzgârı tenlere işlemez kurşun.
Soğanı ünlüdür rüzgârı ünlü,
Burada açar ilk, mevsimin gülü.

Dünyada kim Taşova'dan geçmez,
Bilemem.
Bir ben geçerim,
Bir de sürücü okulu müdürü
Fuat bey...

-Hünkar Dağlı’ya-

Enkaz-ı beşerin şaştım haline,
Dövünür başını taşlara vurur.
Elesef sözleri dolar diline,
Şu dünya halinden sızlanır durur.

-Hünkâr Dağlı'ya-

Şükürler olsun ki bayrammış bugün,
Gurbette bayramın lafı mı olur?
Gelsin ey dostlarım melal ve hüzün,
Başka bir meramın lafı mı olur?

Nihayet bayram bitti çekildik hânemize,
Tatlı bir hüzün şimdi ondan geriye kalan.
O çocukluk düşleri yine uğrar mı bize,
Acep var mı dünyada yitik günleri bulan? .

(Taşova, 11.12.2008)

Nihayet gelince beklenen saat,
Açıverdim gözümü fani dünyaya.
Hüzün esvabını giyindim, heyhat!
Yılları bitirdim gün saya saya.

(Taşova, 12.01.2010)

Semada yıldızlar ve sevgili, bir de şarap,
Rubaiyat ki rengarenk dünyasıymış meğer.
Her fani gibi birgün onu da sarmış turap,
Bir adam geçmiş cihandan: Nişaburlu Ömer...

Şaşkın bakma öyle gökyüzüne,
Varsın biraz da yağmur yağsın.
Mevsim hep böyle kalmaz ya,
Yaz gelir ısınır, kışın donarsın.

Ufkun hırçınlığına sitem etme,