Gece sakin sokakta ışığı tek açık olan evden.
Gündüz kalabalık durağın yanındaki sessiz mezarlığa.
Vakit gelmiş çıkılmış yolculuğa.
Bu gezinti bir prova.
Gezmeye devam ederim mezarda huzurla kendi kendime.
Yalnız bir mum duruyor karanlık ortasında.
Nerede olduğunu anlamak için fitil, mumu tutuşturdu yakmaya.
Mum değil, ışığı aydınlanıyor etrafta.
Ömür erirken, mum kendini ilk defa görüyör gölgesi duvarda.
Etrafta üfleyecek nefes yok, durdurmak için zamanı.
Ölüm buradan kötüyü aşılar insanlık.
Belki görülüp gidilen bilinmezlik.
Kalınan ve sanılan bilinenden daha iyidir.
Benimseme burayı zaten burada değildik.
Ölmeden ölmek lazım.
Ölünce şaşırmamak için.
Acı gerçeklerle yüzleşmek lazım.
Tatlı yalanlardan kurtulmak için.
İnsanlar, insanlar.
Bir avuç meleksi insanlar.
Sürüyle şeytanlar.
Kurtulur mu ruhlar?
Ölüm aşkı bu gelsin göreyim.
Berrak suydum hiçbir şeyde.
Bir buluta yağmur oldum.
Nefesi anımsadım yeşilde.
Bir ormana nefes oldum.
Baktım gökyüzünde gördüğüm maviye.
Aşk zehirse sensin panzehiri.
İlacı yok bu zehirin senden başka.
Hasta, hazırlıklı ölüme zaafı zehiri.
Sende reçetesi, aşk bu başka.
Tüm yılanlar bir araya gelse, oluşturamaz bu zehiri.
Bir şarkıda takılı kalmak.
Bir daha çalmayacakmış gibi.
Belki de hayat gibi.
Tek seferlik ömür gibi.
Ben seni, senin anlattığın kadar bilebilirim.
Ruhunun derinliklerine inme hayalindeyim.
Kendini ben de gör, seni yanıltır aynalar.
Kaybolursan karanlıkta, gölgem duvarı karalar.
Uyumak istiyorum, radyodaki şarkılar izin vermiyor.
Belki de kaçırıyorum, senli rüyaları.
Sonunda uyumuşum, rüyalarım beni bırakmıyor.
Duyamıyorum seni hatırlatan şarkıları.
Sen ve beni anlatıyor bu rüyalar ve şarkılar.




Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!