ipek kozasına sinmiş uykularından haydi uyan gençliğim
rüzgar üflesin nefesine kaçan yakamozlara
uçuklasın dudağı gecenin koynunda sayıklayan kabusların
savursun eteklerini hazar'ın özgürlüğe sıkışmış çıkmazlarına kuzey
lahana çorbası pişerken nenemin kara ateşliğinde
tüterken dumanı pilaki ekmeğinin
açılmamış gözlerine karıncalar dolan şafak türkülerime
Dönülmez akşamın ufkundayız.Vakit çok geç;
Bu son fasıldır ey ömrüm nasıl geçersen geç!
Cihana bir daha gelmek hayal edilse bile,
Avunmak istemeyiz öyle bir teselliyle.
Geniş kanatları boşlukta simsiyah açılan
Ve arkasında güneş doğmayan büyük kapıdan
Devamını Oku
Bu son fasıldır ey ömrüm nasıl geçersen geç!
Cihana bir daha gelmek hayal edilse bile,
Avunmak istemeyiz öyle bir teselliyle.
Geniş kanatları boşlukta simsiyah açılan
Ve arkasında güneş doğmayan büyük kapıdan