Anne bana masal anlatsana,
Eskiden insan gibi insan varmış.
Gönüller geniş, sokaklar darmış.
Ar varmış namus varmış, saygı varmış.
Anne bana masal anlatsana
Eskiden radyo varmış, gaz ocağı varmış.
Eğer seni sevmek zindansa
Zindanlarda yaşıyorum ben.
Eğer seni sevmek tutsaklıksa
Tutsak oldum ben zaten sana.
Sen benim için bir düştün.
Yaz bana
Sendin çıkarsız beklentisiz sevenim
Kapılarda camlarda bekleyenim.
Uyuyunca mantosuyla üstümü örtenim
Allah’ım,sevaplarımı anama,günahlarını yaz bana
Üşümek istiyorum
Karlı,tipili sokaklarda dolaşmak,
Kar tanecikleri ile tek tek koklaşmak,
Buzlar üzerinde kayıp yere düşmek
İliklerime kadar üşümek istiyorum.
Alev alev,çatır çatır yanan
BİR FİNCAN KAHVE
Bir fincan kahvenin
Kırk yıl hatırı var derler
Çayını,kahveni içerler
Ekmeğini,aşını yerler,
Bir güzel de küfrederler
Çabuk gel,
Gün ağarmadan.
Çabuk gel.
Yıllar yormadan.
Çabuk gel
Hüzün çökmeden.
ÇOCUKLUK AŞKIM
Şimdiki aşklar da aşk mı?
Şaşarım,iki günlük aşklara
Pamuk ipliğine bağlı aşklara
Aşk çocukluk aşkıdır.
İnsanın yüreğini yakan bakışıdır.
Gelirsin yaşının kırkına,
Yapar herkes hayatının çarkına.
Herkesi seversin,herkesi kendin sanırsın.
Ömrümüm son baharını yaşayayım derken.
Girersin kimsesizler,yalnızlık parkına.
Herkesi seversin,
BEN ÖZLEDİM BİZİ
Ben;
Seni, beni değil,
Çocukluğumdaki mahallemizi
Bölüşüp yediğimiz ekmeğimizi
Kıskanılan aile,kardeş sevgimizi
TÜRKÜZ
Türkiye’nin göz bebeğinde,
Ankara’nın merkezinde,
Canlarım vuruluyor,
Gök yüzü kararıyor,
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!