Ahmet Ünal Çam Şiirleri - Şair Ahmet Üna ...

Ahmet Ünal Çam

Bazen otururum
penceremin kenarına
seyrederim,gelip geçenleri
oynayan çocukları seyrederim
Bazen dayanamam
koşar oynarım,çocukların içinde

Devamını Oku
Ahmet Ünal Çam

İstanbul boğazına bakan lüks ofisten denizi seyreden şişman adam keyifli görünüyordu.
-Bu işte zahmet az, kar çok, diyerek gülümsedi.
Kısa bir telefon çalma sesinin ardından, sekreterinin sesi odaya yayıldı;
-Altan bey geldi efendim.
-Tamam, bekletme al içeri.
Ahizeden sesi duyunca sekreterin yanında bekleyen … sekretere gülümseyip göz kırptıktan sonra içeri girdi. İçerde bekleyen şişman iş adamına kollarını açarak;

Devamını Oku
Ahmet Ünal Çam

Gönlüme Göre Ev:
-----
Şenol'un içi oldukça sıkıntılıydı. Yıllardır biriktirdiği para, istediği evi almaya yetmiyordu. Büyük borçlar altına girmeye de bir türlü cesaret edemiyordu.

Oysa her evi beğenmemişler, özellikle çocuğunun bol güneş alabileceği, yakınında okul olan bir ev aramışlardı. Bu buldukları ev yeni bitmiş çok güzel görünümlü bir evdi. Evin güneşi de, okula yakınlığı da güzeldi, üstelik hemen yanı başında park inşası da vardı.

Devamını Oku
Ahmet Ünal Çam

Fırtına olur bu başımdaki yel, sam değil
Karardıkça kararan bahtımdır, akşam değil
Yüze gülen yalan dostlar bile uzak şimdi
Ölüp gitsem duyulmaz ki kimseye gam değil

Kovuldum bin köyden, doğrum gitmez hoşa

Devamını Oku
Ahmet Ünal Çam

26-04-2006 23:55

Her baharda, bir aşk acısı
Her baharda gözyaşı
Geçtiğim yollarda yalnızlık,
Geçtiğim yollarda yağmur var.

Devamını Oku
Ahmet Ünal Çam

Acı tebessümlere kanıp ta
Beni mutlu sananlar için
Gülmek isterdim doyasıya
İçim kan ağlamadan önce.

Çağlar yıkılırken içimde,

Devamını Oku
Ahmet Ünal Çam

SERÇE'NİN ÖLÜMÜ


Bir baba ve çocuğu parkta yürüyorlardı. Çocuk şımarıkça babasını çekiştiriyordu. Ne görse almak istiyor, babası da onu hiç kırmıyordu.
-Ben biricik oğlumu üzer miyim hiç!
Her istediğine kolayca ulaşan bir çocuğun nasıl doyumsuz olacağını ve büyüdükçe ya bencil ya da en ufak bir sorunda mutsuz, asabi olacağını düşünmüyordu bile.

Devamını Oku
Ahmet Ünal Çam

Yaşlı, ezik, bitkin görünüşlü yaşlıca adam bir kahvehaneye girdi. Yoksul elbiseleri ilk bakışta dikkat çekiyordu. Kasanın yanı başında oturan şişman adam onu görünce yanındakilerle sohbeti kesti. Kahvehanenin içine doğru ilerleyen yaşlı adama kısa bir süre daha baktıktan sonra bir el işaretiyle çaycı çırağını yanına çağırdı, yanındakilerin de duyduğu bir ses tonuyla kızarak söylendi;

-Oğlum, dikkat etsene, dilenci giriyor sen uyuyorsun. Müşterileri rahatsız etmeden çıkar şunu dışarı.
-Hemen patron.

Çırak hızlı adımlarla yaşlı adamın yanına gitti. Şişman adam onu takip ediyordu. Yaşlı adamla konuşan çırağın dönüp kendisine doğru geldiğini görünce, yanındakilere dert yanarak elini cebine attı;

Devamını Oku
Ahmet Ünal Çam

Genç adam, hergün işe giderken, yolunun üzerindeki, güllerle dolu bahçeye bakmadan geçemezdi. Her sabah o rengarenk güller, içini neşeyle, sevinçle dolduruyordu.

Günler geçtikçe güllere bakan gözleri, bahçedeki eve takılmaya başladı. Çünkü, son günlerde o evde, tül perdenin gerisinde bir genç kızın silüetini görüyordu. Her geçişinde güllere ve pencerede belli-belirsiz görünüp kaybolan genç kıza bakmadan edemiyordu.

Bir sabah her zamankinden daha erken yola çıktı. Bahçenin önüne geldiğinde yüreğinin titrediğini, içinin ürperdiğini hissetti; her gün tül perdenin arkasında gördüğü kız, bahçede gülleri suluyordu.

Devamını Oku
Ahmet Ünal Çam

Korkutucu bir sessizlik evi sarmıştı. Kadın ürkek adımlarla odadan odaya dolaşıyordu. Bir şey arıyordu ama peşinde dolaşan gölgeden habersizdi. Kadın aradığını bulmaktan ümidini kesmiş ve yorgun bir halde, pencere kenarındaki sandalyeye oturdu, dışarı bakmaya başladı. Peşinde dolaşan adam, kadının oturduğunu görünce saklandığı yerden çıktı. Ses yapmamaya çalışarak sırtı kendisine dönük kadına yaklaşmaya başladı. Kadına iyice yaklaşınca yakalamak ister gibi ellerini kadının boynuna doğru uzatır... o anda kadın ani bir hisle geri döner, adam hiç vakit geçirmeden atılır, kadının sırtına vurur ve bağırır; ' -Ebe ebe. ' ve kaçmaya başlar.
* * * *
Adam yorgun argın koltuğa oturur; '-Tamam pes, sen kazandın, öldüm yorgunluktan. Saat kaç? '
Kadın sakin sakin cevap verir; '-Saat 10. '
Adam '-10' mu iyi. 'dedikten sonra birden bir şey hatırlayıp telaşlanır; '-Ne! .. Olamaz. Paketleri bu gece yarısındaki uçağa yetiştiremezsem mahfoldum demektir, kesin kovulurum. '
-Ama sen karanlıktan korkarsın, fobin var.

Devamını Oku