mayalanır durur gönlüm,
kabardıkça kabardı,
bir usta gerekki şimdi,
aşık ve işinin ehli.
dilediğince yoğursun,
parça parça,ilmik ilmik,
sonbaharda ayrılmak dengedir,
yağmur öncesi yumuşamalı yüzüm.
ağlamak koymamalı,
rüzgar ve yağmura karışmalı hüznüm.
bir ayrılık şiiri borcum vardı,ödedim.
bekle! biraz daha dur.
belki şuracık okyanus olur,
birde sandal olur,küreksiz
sevdiğimiz şarkı çalar,
zaman bilmez söyler süreksiz.
gökyüzünün kandilleri yandı bir bir,
iğde geçti kendinden,
akasyanın dilinde tekbir,
gece rukudan tepeme değecekken,
ben mağrur sefil,cebimde bir avuç kibir.
Kör gözlerin diye gördüğüm,
Gözlerin meğer neler görmüş,
Gördüm sandığım cihanı anlattım
Meğer benim cihanım bir kör gözmüş.
dalında toplanmamış sevgi,
dibine şiir döker
gözyaşı çatlatır şiiri,
ve bir sevgili gelir
onu alır toprağa diker.
esmeseydi de Çamlıca'dan o ılık rüzgar,
değmeseydi saçların kirpiklerime,
ben hiç bilmezdim ki o zaman,
kalanlar neden ağlarmış gidenine.
uzamışsa sakallarım yüzünü incitmedi ya,
şimdi sırtım dönük,
İstanbul’a,
Beşiktaşa,yani birazda boğaza,
Kız kulesine,
Karşıya.
şiir yazsam sana diyorum
Necati ben seni bi adam sandıydım
necati ben seni
beni seviyor diye
akıllı bi adam sandıydım
sana sigara ikram ettiydim
sana çay söylediydim
yavaş yavaş dağıldılar caddeye
bitmek üzre zaman,çöktüler tepeme,
damlayan su,gıcırdayan kapı,
kalem tükendi,sona geldi hikaye.
yarından sonra
merhaba,
umarım herşey yolundadır..düşündüğümde başımın öne eğildiği bi karakter olarak kaldın hayatımda.özür dilerim..selametle..