Ben emekli memurum.
İtilmek kakılmak,
Düşümde korkum,
Yarı aç yarı tokum...
Ben emekli memurum.
Bıraktım bilmeyi evrenin felsefesini,
Kimlerin ne düşündüğünü,
Ne olduğunu,
Ne dediğini,
Hangi kuşun hangi kanadını yolduğunu,
Kimlerin ne yaptığını
İki kızı bir yanda,bir oğlu öbür yanda,
Eşi ayak ucunda gözlerine bakarlar.
Azize komadadır akciğerden muzdarip,
Ecel teri dökerken bedeninde sonda var.
Gözlerini dikiyor ama bizi görmüyor,
Güzelliklerde gezdim, her dem kendimi üzdüm,
Kimisini düşündüm, kederle yandı yürek,
Geleceğe şüpheyle karanlıklarda yüzdüm,
Zeytin dalı uzattım barışı bekleyerek...
Ne arzular kıvrandı gecenin derinliğine
Başımda kavak yeli esti pembe dünyamda
Yaprağı yolduğumda,
Yürek ağzıma geldi.
Geceyi avucumda gündüzü bulduğumda,
Yorgun gönüle değdi...
Yaşamın tablosunu
Yitirdim her kederde,
İçinde titrediğim
Dünü,yarını nerde?
Okyanus dalgaların,
Her bir hata gebedir
Çok büyük sorunlara
Ardı kesilmez artık
Açılır büyük yara
Ak pak gün gelir yarın
Seninle çıktık yola,
Düşüncenle yoğrulduk.
Sapmadan sağa sola,
Zaferi sende bulduk.
Sen öğrettin herkese,
Modern bir ülke için kanlı savaşlar oldu,
Milli beraberlikle düşmanı yurttan attık.
Kurtuluş savaşında can dedik namus dedik,
Bağımsızlık uğrunda canı canana kattık….
Bu toplumu eğittik artık kemale erdi,
Bu gökyüzü mavidir maviliğince elbet
Ama yok değişmeyecek
Varlıklar gelir gider sonsuza adım adım
Tüm geceler ışıldar sabahlarında söner
Varlıklarda serpilir evrenin her burcunda



Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!