Üzgünüm, küskünüm, kızgınım, kırgınım..
Asırlık yükleri ve yaşanmışlıkları sahiplenmiş, taş avlulu, taş damlı ihtiyar bir evin damında ninemin ninesinden kalma, “koç boynuzu” “açık göz” “hayat ağacı” motifleriyle işlenmiş bir kilimin üstünde yıldızlarla bağdaş kurmuş oturmaktayım.
Hayal ile gerçek arasında mekik dokuyan beynimin akıl oyunlarına aldırış etmeden, Divan-ı Kebir’den gazeller okumaktayım..
İnsanım, lakin; kemale ermek nedir, kemal nedir, ermek nedir, hatta insan nedir bilmemekteyim, bana ait olmayan öz be öz hikayemi nefessiz bırakılmış bir neyden, aşk narına yanmış Rabia’tül Adeviyye’den, on bin yıllık bir gelenekten, Tek Tek Dağlarının eteklerinden, Karahan Tepesinin koruyucusu Humbaba’dan dinlemekteyim.
Seni her özlediğimde sevgilim,
Gökyüzüne bakıyorum;
Göğün mavisinde gözlerini görüyorum çünkü.
Seni her özlediğimde bir tanem,
Denizlere bakıyorum.
Ufuğa bakınca mucizeni görüyorum çünkü.
Devamını Oku
Gökyüzüne bakıyorum;
Göğün mavisinde gözlerini görüyorum çünkü.
Seni her özlediğimde bir tanem,
Denizlere bakıyorum.
Ufuğa bakınca mucizeni görüyorum çünkü.




Bu şiir ile ilgili 0 tane yorum bulunmakta