Ah Hatay;
Antik kentim, göz bebeğim,
Sırıl sıklam kan güllerim,
Yaralı yüreğim,
Feleğin cengine mi düştün?
Nedir bu feryat, figanın
Önce harmanda kurudu dilim damağım,
Saman kokusu sinmiş yar yanağına
Sonra ürkek bir serçenin kanat sesinde
İrkilen ben miyim yoksa akşam mı?
Son seher yolcusu çıkarken yola
Yaslanır dağlara eşkıya gibi
Ne sevda uyanır kurt kuş sesine
Ne umut dirilir bir şeyda gibi
Yağmur yağıyordu akşam,
Kuzular sırıl sıklam üşürken
Ben aşganada sıcak tandıra
Ayaklarımı sallamış,
Hayal kuruyorum.
Bizim köylerde kimi zaman
Yıldızların altında yatılır harman zamanı,
Kimi de rüyalar anlatılır sabahın gözünde,
Ne hülyalar kurulur
Ne umutlar durulur.
Ne vermişse tarlasında hasadı,
Her şeye katlanılır
En koyu hasrete,
En yiğit sevdalara bile,
Ama katlanamam uzaklardan
Tanımadığın insanların gözlerinden
Dokunuyorsun kendi sokaklarına,
Merhaba der birileri, gülümsersin.
Buğulu camlara çizilen kalpler
Düşlerdim, sabahlar ışısın diye,
Ellerimi alsın ellerine,
Sarsın yüreğimi çocuk gülüşleri,
Dönsün devranı dünyanın,
Çocukların renginde.
Kahraman oğulları,
Ülkemin
Gül yanaklı çocuklar diyarı,
Oyy Maraş’ım!
Kurudu mu nefesin, yorgun mu düştün?
Toğrağın laneti mi vurdu?
Bir garibim bu günlerde
Yanıp sönüyor hayallerim karanlıkta.
Her şey pür dikkat beni dinliyor
Gökyüzü dar geliyor acılarıma.



Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!