YENİ ROMA’NIN PLANI TIKIR TIKIR İŞLİYOR
1
Yeni Roma’yı eski yazılarımızda belirlemiştik. ABD’yi bu Yeni Batı Roma’nın Batısı, AB’yi doğusu olarak tesmiye etmiş, Rusya’yı ise Bu Doğu Roma’nın Batısı, Çin’i de doğusu olarak göstermiştik.
Bu tespitten sonra dünün Roma’sından farklı olarak bugünün Roma’sını Siyonizm’in Dünya devleti emrinde olarak değerlendirmiş, dünyanın Siyonizm emrinde bu Yeni Roma eliyle bir kaosa sürüklendiğini aktarmıştık.
..
Sözlerim boğazıma düğümleniyor,
bir adım uzağına gidemedim umutsuzluklarımın.
Ölüm kamçılıyor masumiyetleri,
dilim dilim doğranıyor insanoğlunun geleceği.
Şeytan kötülükleri ektiği canların yüreklerinden
dehşet anlarını hasat ediyor.
Hepimiz seyrediyoruz;
..
Kalbim aşk yangını içinde,
Bağrım aileme yanık biçimde,
Her iki ateşi söndüremediğim içinde
Yağmur benim için yağıyor
Şehitler veriliyor toprağa,
Tuzaklar kuruluyor vatanıma,
..
Conkbayır dedikleri
Zorlu bir geçit
Düşman vahşetine can mı dayanır
Emer toprağı gömer yüreğine özgürlüğü
Anadolu’nun kahraman yiğitleri
Geliyor yetmiş iki millet sorgusuz sualsiz
..
Karanlığın resmini sormuyorum sana
Açık renklerin kıvamında ara bizi
Taşardı renginden tüm dünyaya
Belleklerde kalan haykırışların öfkesi.
Bırak kendi renginde aksın gece
Gölgeler esmer bir aşkı taşır sanırdım
..
BÜYÜK OYUN
Bu oyun neden büyük? Bu oyunu kim hazırlıyor? Bu oyun hangi oyun? Bu yazımızda bu sorulara cevap arayacağız.
Aslında her oyun kendi içinde büyük olma vasfını taşımasa da büyüme hazza ve azmi taşıdığı, büyümek için bir fırsat aradığını bilmek lazım. O halde bu büyük oyun hangi oyundur? Bu oyun ‘Hakka karşı batılın oyunudur ve şeytanın saltanatını kurmak için tezgahladığı oyunlardan biridir. Bu tezgahta neler var. Öncelikle hakkın unutturulması batılın yeryüzünü hak suretinde kaplaması var. Bu batının şahsında timsalleşmiş şeytanın saltanatıdır. Adı ister ABD olsun, ister AB olsun, isterse Rusya veya Çin olsun, her biri bu zulmün ve batılın değişik görüntülerinden ibarettir.
Şeytanın saltanatının bir ucundan ABD ve AB diğer ucundan Çin ve Rusya tutmaktadır. Japonya’nın yedek güç gibi durduğu bu ortamda Hindistan’ı da unutmayarak diyeceğiz ki bu büyük oyunun oyuncuları bellidir. Bütün bu ülkeler zulmün büyük kaleleridir ve dünyanın hiçbir yerinde bunların dahli olmadan zulüm yapılamaz.
Myanmar’da, Orta Afrika’da, Suriye’de Mısır’da Müslümanlara katliamlar yapılıyorsa bütün zülüm denizlerinde en büyük dalgayı yapan bu dev ülke ve devletlerdir. Her ne kadar İsrail ve Yahudi lobisi şerrin baş odağı olsa da u devletler Yahudi muharrik gücüyle hareket etmekte ve Müslümanlara karşı zulümler planlamaktadır.
..
Her şeyin rengi siyah beyazdı,
Güneş ısıtmıyor gecem ayazdı,
Mevsimler firarda,durmuştu dünya,
Bir minik Prenses ile şenlendi dünyam.
Meğer ne tatlı imiş evlat yavrusu,
Bir melek doğurmuş Ebru anası,
..
'İki elim aşktaydı, yine de çıkıp geldim,
Bir uykuyu cananla beraber uyuyorken,
Ki dünyada onunla İstanbul'dum, güzeldim,
Şişede balıktım ey ve göllerde Haşim'den
Hatıra bir kamıştım, yinede de çıkıp geldim.
İncecikten bir kardı, yağardı efil efil,
Lavinya'mdı, ben ona Nedim'den bir gazeldim,
..
Izlediğim Tv programlarından beni düşünceye itenler…..
Avrupada Patatesler torbalanırken bile, güzellik ölçülerine yer veriliyormuş.
çok büyük patatesler, küçük yada görüntüsü bozuk patatesler tarlada
bırakılıyormuş.Üretimin yarısı ölçülere uygun olmadığından tarlaya geri atılıyormuş.
..
Geleceğin büyükleri küçük çocuklar
Yağmur yağmıyor çatladı topraklar
Anızlarla beraber yandı ağaçlar
Yaktılar ormanları cocuklara bırakmadılar
Doğayı alt üst ettiler yağmaladılar
O ağaçlar çocuklara salıncak olacaktılar
..
Dudaklar sımsıcak
saatlerde kapkaranlık
öpüşmelere hasret……
Rüzgar büyük bir sesle yükseliyor…
gökyüzü karanlık…
Zenciyim ben…
Gece gibi…
..
Elimdeki değnekle bulutları karıştırmak isterdim.
Yaz yağmurları dökerdim kızgın kumlara birden
Zenci çocuğun eline göl suları serperdim serin.
Ağaç büyürdü Afrika bozkırında insan soyundan.
Elime değnek verseler ucuna denizleri asardım.
Dalgalanırdı deli mavi, gök kızıla boyanırdı aniden.
..
Nasıl unutulur çok kıtlık çekti zamanında atalarımız
Şimdi kıymet bilmez o günleri bilerek unutanlarımız
Çanakkale'de yırtık elbiseli açlık ile kurtulan topraklarımız
Utansın o resimleri görüpte ekmeği çöpe atanlarımız...
..
Son defa
Ziyaret edilindikten
Kısanıla bir
Süre sonra,
Muhammed ölünülündü.
Fakat islamiyet
Büyünülük bir hızla
..
20.YÜZYILIN YANILGISI
20.yüzyıl dindışı öğretilerin ayyuka çıktığı, kitlelerin adım adım dinsizliğe iticiliği bir zaman dilimi olarak anılacaktır medeniyet tarihinde. Rönesans ve reform hareketlerini batıda her alanda mutlak bir hakimiyet kuran kilise zulmüne son vermişti. Bu zulüm o derece ileriye varmıştı ki kadınları şeytan sayıp yakmaya varmış, engizisyon mahkemeleriyle toplum baştanbaşa korkunç bir zulüm dalgası altında ezim ezim ezilir hale gelmişti.
Üstelik bu zulüm din adına yapılmaktaydı. Kilisenin toplum üzerindeki bu totaliter baskısı toplumsal başkaldırı yoluyla alt edilmiş, tersine bir gelişim ve yönelişle din dışı eğilimler artmıştı. Pozitivizm, nihilizm gibi dini dışlayan felsefelerin öğretisi dünya çapında bir yayılış göstermiş, komünist ve kapitalist sistemlerin koruyucu şemsiyesi altında bütün yeryüzünü sarmıştı.
Kilisenin büyük yanlışı İslam’ı da zora sokmuş, gelişen ateist düşünceler İslam dünyasında da boy göstermeye başlamıştı. Ruhban sınıfının eski gücünü yitirmesi, laikliğin din adamlarının toplumu ezen gücüne son vermesi, İslam dünyasında da din adamlarının ikinci plana atılmasına, onların yerinin önce edebiyat sonra diğer sanat adamlarının almasına yol açmıştı.
Bu yer değiştirme de dinin toplumdan büsbütün dışlanmasına ve büsbütün baskı altına alınmasına yol açmıştı. Komünist ülkelerde mabetler kapatılmış, Marks’ın din afyondur ilkesi gereği din adamları ve dindarlar takibe uğratılmıştı.
Türkiye’ ve diğer İslam ülkelerinde de aynı yol takip edilmiş, toplum din önderlerinden koparılmış, dindışı öğretilerin cirit attığı bir eğitim sistemiyle din dışı, ateist bir nesil yetiştirilmişti. Din her alanda tu kaka edilmiş, dindarlar takibata uğratılmış, dini ayinler güvenlik güçlerince basılarak katılanlar tutuklanarak cezaevlerine yollanmıştı.
..
Avutuyor resmi yanımda olmadı! ! amcam
otomobili doğunun dağlarında ovalarında
Sıcaklar bedeni uyuşturdu soğuk pınar
Çağlamıyor osmanlı zaferlerinden artık!
..
Kimi yolcu olmuş kimisi hancı.
Kiminin kalbinde menfaat sancı.
Kimi deyirmenci kimi fırncı
Ekmeyinde çaldı deninde çaldı
Bir toprak damı var altı hasırlı
Borcu sıfırlanmaz sonu kusürlü.
..
bu dünya bizim değil farkındaysan. nasıl yabancı olur ki her şeyimize. neresinden durup baksak çok uzak. bir ad bulmakta önemli değil. kurgulanmış ve kendi akışına bırakılmamış dünya her ne kadar sessizce dönüp dursada, adı bilinmez dertlerin yanında, hani şu çocuklar varya, saçlarını örtmeye çalışan, görünmesin günah diyen, işte onlardan öte bu dünyada başının üstünde bir çatı ve altında insanların dua edecek ibadethanesi yok.
öyle utanılmaz bir yerdeyiz ki, kötülüğün ve namussuzluğun zinciri, bu insan gibi görünen, bize engel oluyorlar diyen, yangın yağma kaçıp gidenler, gelip ellerimize sarılıyor. bak sen ve ben ve milyonlarca çocuk daha duları ağızlarından düşmeden, bir mermiyle selamlaşıyorlar yeniden ve halen ülkemde ölecek mi insanlarım, bir iç'ten dua etmeden.
evet bir çatısı olmayan, yakarır, yanarken ve dua edip secdeye duramazken, binlerce insanım var benim. ne ahlakın, ne adaletin, ne insanlığın sahip çıktığı. başlarını sokacak bir yer araken saç örtüsüne takılıp kalıyorlar yeniden. bak onların hiç bir şeyi eksik olmasın ama bizim daha 'duaevlerimiz' yok, geçtik saçı başı, bizim daha 'ibadethanemiz' yok. yağmur ormanlarında kağıdın gazetenin girmediği yerdekilerin var. afrika sıcaklarında yananların, binlerce metre yüksekte olanların ama benim insanlarımın halen duaevleri yok ve bu yüzden 'cem' edemiyorken, 'turnalar' gibi 'semah' dönemiyorken, nasıl gülerim bu yüzlere, nasıl ölürüm yeniden.
ben gitmek istiyorum, uzak olsun, dili dilime benzemesin, hangi renk olursa olsun ama illa insan olsun ve gelip sorsun 'ey insan en son ibadethanende ne zaman dua ettin' kapatayım gözlerimi ve düşüneyim elimden alınanı ve utanarak diyeyim ki 'bizim ibadethanelerimiz yok' ama söylemeyeyim, çünkü inanmazlar ve derler ki, 'siz ağaçsız, siz betonsuz, siz kiremitsiz bir yerdemi yasıyorsunuz. peki sizin buzdan kalıplarınız, metrelerce boyda ağaçlarınız yok mu' ve belki de derler ki,' bir mağaranızda mı yok ' biliyorum gülüyorsun ama benim ve insanlarımın henüz ibadethanesi yok. biz o yüzden sarılıyoruz koca dünyaya ve insanlar anlasın diye o yüzden sarılıyoruz insanlığa. farkındayım fazla iyi olmak öldürüyor insanı ama şayet inandıkları varsa, orada hesap sormak isterim bu vicdansızlığa.
..
Ben de isterim Cenneti,
Her yanımda üç beş huri
Bir de doldurdularsa kevseri.
Ben de isterim elbet Cenneti
Unutur Afrika da,
Açlıktan ölen çocukları,
Ya da tecavüze uğrayan
..
Transvaal'a ilinilik yerilinleşenler,
Hollandalılar olunulunmuştu.
Daha sonra İnilingilizler,
Buraya yerilinleşenlere
Bağımsızlık tanılıdılar.
Pretorius'un liderlik
Edilindiği devlenilete
..