gidiyorum atımı giydirip kırmızıyla ve kanla
onbeş yaşımın bayrağıyla atlayıp çitlerden,
kireçlerde, elma kabuklarında söndürüp uykumu
hevesin aşıladığı bir şeyde bir şeyi
uzatınca boynumu garson bu gece
öpmeler olsun anneden ve bitkilerimi
Unut demek kolay gel bana sor bir de,
Unutamıyorum işte unutamıyorum,
Birşey var şuramda beni kahreden,
Şuramda tam yüreğimin üstünde,
Çakılı duran birşey var,
Elimde değil söküp atamıyorum.
Devamını Oku
Unutamıyorum işte unutamıyorum,
Birşey var şuramda beni kahreden,
Şuramda tam yüreğimin üstünde,
Çakılı duran birşey var,
Elimde değil söküp atamıyorum.
ne anlatmaya çalışmış, anlayan beri gelsin
KUTLARIM GÜNÜN ŞİİRİNİ.
Bindik bir alamete, gidiyoruz kıyamete vah şairim vah seni o alamete bindirenler utansın. Güçünüz yetiyorsa şiir adına kırın elinizdeki kalemleri.
Ezher, Mehmet Akif Ersoyun ders verdiği, şairin adının en büyük anfiye verildiği,ilahiyat sahasında kaynakları yönünden insanlık ve islam tarihinin en önde gelen bilim merkezlerinden birisi..
Önyargı, bazan insanları bağdat kütüphanesini yakan moğol ordularına benzetiyor..
Sn.Erlaçin in verdiği bilgiler sonrasında bir araştırmada ben yaptım google da şair hakkında..TRT 2 de 110 bölüm devam eden kültür sanat programı yaptığını öğrenerek resmini görünce tanıdım şairi.
Türk fikir hayatının her türlü dünya görüşüne sahip insanlarını konuşturmuştu bu programda..En çok izlediğim kanal olan trt 2 den hatırladım onu..
Her neyse..
Şiire gelince..
Ne komik bir söz oldu şimdi ''şiire gelince demek''
Aslında burada şiirden başka şeye gelmek tuhaflık olması gerek ama esefle belirtmek gerekirse bir türlü şiire gelemiyor olmamız ne kadar ilginç.
Şiir, dolayımlardan geçip gelen bir üslup içinde, lafı gezdirerek anlatan bir edaya sahip
Bir gidiş, bir ayrılış öncesi çocukluğuna uzanan bir anımsayış, bir yüzleşiyi gezinen duygular var dizelerde.
Türkçe ve ifade edebilme yönünden hatalı sayılmaz..
Bir şaheser olduğu da söylenemez..
Günün şiirinden beklentiler neler..
Belki de antolojide forum sayfalarında böyle bir başlık açmak gerek...
Bu tartışmaya ben sebep olduğum için gerçekten üzgünüm. Şairin özgeçmişinde sözünü ettiğim El-Ezher neden bu kadar tepki çekti anlamadım. Dini eğitime göndermeleri olduğu için mi? Ne sakınca var bunda? Ayrımcılık saydığım bu tarz mülâhazalara girişmeyi bir yanılgı olarak değerlendiriyorum. Demem o ki, önyargılı olmak hepimizi yanlış sonuçlara götürebilir.
Yıllardır çok sayıda genç kalemle çalışıyorum. Üstelik pek çoğunun dini eğitim aldığını biliyorum. Özellikle vurgulamak isterim ki, onların şiir adına söyleyecek büyük sözleri var. Aksini nasıl iddia edebiliriz? Gerçek bir ekol saydığım İsmet Özel’in gençler üzerindeki inanılmaz etkisini nasıl inkâr edebiliriz? Necip Fazıl’ı, Sezai Karakoç’u yok sayabilir miyiz örneğin? Bu mümkün mü?
Bence işimize bakalım, okuduğumuz ve yazdığımız şiirlere yoğunlaşmakla yetinelim. Sn Bekâr’ın dediği gibi, gerektiğinde ve arzu ediyorsak eğer, sanat üzerine konuşalım yeter…
Ve yalnızca “biz” olmaya bakalım, “sen-ben” değil!
Şair olmak ayrı,birçok meziyete haiz olmak ayrı.
Şairin bir çok meziyetlerinden bahsedilmiş.
Ayinesi iştir kişinin,lafa bakılmaz.
Her Şair,başka meziyetlere sahip olabilir,
ama,başka meziyetlere sahip olan herkes,şair olamaz.
....bu şiir,olmamış...üzerinde çalışılacak bir durumuda yok...!!
Saygılarımla.
Bu da ilginç, bir an düşündüm de, bizim içimizden hiç o tür sesler gelmez. Tuhaf, değil mi?
Ya, boşverin, bakın ben size bir fıkra anlatayım, ortam yumuşasın:
Günlerden bir gün insanoğlu insan yaratmayı öğrenmiş. Çıkmışlar tanrının karşısına, 'Artık' demişler, 'sana gerek kalmadı'.
Şaşırmış tanrı, 'Niye? ' diye sormuş.
'Çünkü' demiş insanlar, 'biz artık insan yaratabiliyoruz.'
Tanrı daha şaşkın bir ifadeyle, 'Hele anlatın bakalım, nasıl yapıyorsunuz şunu? ' diye sormuş.
'Biz' demişler, 'Önce toprağı alıyoruz...'
'Hooop! ' demiş Tanrı; 'Kimin toprağını alıyorsunuz? '
Aldırmayın ya.
Bu sayfada edebiyat ve sanat üstüne konuşalım.
Kişilerin eğilimlerine girip de birbirimize girmeyelim. Size ürkünç şiirler okurum haaa!
sayın Hikmet Sâni;
görüyorum ki alınmışsınız,düştüğüm nota;neden!..alınacak ne var bunda allasen!?.kimin nerede okuduğu önemli değildir demek,Türkiye'nin gittiği çukuru görmemek demektir bence..altımızı oyanlar okul yüzü görmeyenler değil;altımızı oyanlar, okulunu okumuş olanlardır!..El-Ezher de o okullardan biridir işte!..
saygılarımla...
Şiir için,
Ürkünç demiştim bu kanaatimde değişiklik yok.
Fakat o hııı bana da dokundu. (Dün bir yorumda İngilizce, Fransızca v.d. dilleri duyunca gık demeyenlerden bahsetmiştim, aynı şey) Bu yönde bir cevap yazacaktım ama Sn. Segâh gayet güzel söylemiş içimden geçenleri. Çok doğru: Eğer Yale mezunu olsaydı aynı şiirin altında aynı diyalogu görmeyecektik...
El Ezher'de okumuş olması beni memnun etti efendim. Dinini atadan dededen duymak yerine İslâm dünyasında bu ilmin merkezi sayılan bir üniversitede öğrenmeyi tercih edecek kadar şuurluymuş o halde... Sonrasında sayılanları da dikkate alırsak El Ezher'den kötü intibalarla dönmemiş olduğu da görülüyor.
(Emrah, ürkünç -sanırım korkunç'a benzediği için böyle düşünüyorum- TDK tarafından biraz yanlış anlamlandırılmamış mı? Bence anlamı ürkütücü olmalıydı. Ürkme, çekinme duygusu belki 'ürkü' olabilirdi diye düşünüyorum. Neyse...)
Ben kelimelerden anlamlıibr pragraf oluşturamadım ama, dadaizm bu olsa gerek...
Edebiyat öğretmenimizin kulakları çınlasın...:)
Bu şiir ile ilgili 44 tane yorum bulunmakta