Kaç insan bilir
Gerçek duanın manasını?
Ve kaç insan gördü
Gerçek ruhun esrarını?
Neden yalvarıyor bu eller?
Daha çok koşturacak peşinden
Rüzgar yalın ayak geçer dedi
Fırıldak Necati.
Tüyün bile kıpırdamaz.
O da aldırmamıştı bu lafa,
Mercimek Süleyman.
Ateş olsa beni yakar
Fırıldak Necati son kez düşündü sevdiklerini
Ve
Gözlerinden kayan bir damla yaş ile boğulmaya başladı
Geçmişinde.
Mercümek Süleyman daha sakindi.
Onun için sıradan bir işti bu.
Bir pencere açıyordu hayata,
Ardından güvercinlerin çırpınışı,
Cami avlusu çığlık çığlık.
Kalleş bir pusuya düştü Halilim.
Dağların efendisi, beylerbeyi Halilim.
Gözü pekti, mertti, deliydi.
Sormadı kimseye kendi yolunu Halilim.
Doğru bildiğiydi doğrusu.
Yazmadı kitabında kalleşlik.
Ay dolansın etrafımızda,
Güneş perde perde eriyip gitsin.
Ben sensiz sulara yansırken,
Hangi iklimdeyim nereden bileceksin?
Üşüsün titrek bedenim,
O sıcak gülüşünde
Bir kış günü yakaladım.
Doğru söyle!
Bu mevsim hangi mevsim?
Hiçbir zaman hak etmediğin yerin var yüreğimde
Acele etme dönmek için
Nasıl olsa hakkın olmayacak hiçbir zaman
19.01.2010
İçilirken kadehlerde Akdeniz
Kurur dudaklarım sevda tuzlarıyla.
Hasretinle eserse meltem
Çözülür yüreğim ağladığım kadarıyla.
İçtim kana kana aşkını
Bilmediğim bir şeyden
Öğrendiğim bir şey var.
Adı: ölüm
Elimde tuttuğum halde
Ne olduğunu anlayamadığım şey
Adı: sevgi




Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!