Bu boktan savaşı hatırlamaya başlar başlamaz
Bazı kesin gerçekler tekrar görünecektir. Başlangıçta, Tanrı,
O büyük estet, göğü ve yeri yarattı,
Volkanik kızılı gün batımlarını, donatarak kayayı
Likenlerle – bir Japon gazetesi misali –
Churchill’in patronlarının prototipini, o büyük tefeci
Satana-Gerione'yi sıçtı. Ve şimdi bendedir şarkı söyleme sırası
Yarı yabanıl bir şiveyle (gerçek Toscano şivesi değil fakat) , çünkü
Ölümünden sonra Filippo Tomaso geldi bana ve dedi ki:
”Evet, ölüyüm ben,
Fakat Cennet’e gitmek istemem, sürdürmek isterim savaşmayı.
Bedenini istiyorum senin, ki böylelikle sürdürebilirim savaşmayı'.
Ve cevapladım O’nu: ”Tomaso, benim bedenim çok yaşlıdır,
Ve zaten, ben nereye giderim? Hâlâ bedenime ihtiyacım var.
Sana Kanto’mda yer vereceğim, sana bırakacağım konuşmayı;
Fakat sadece savaşmak istiyorsan, git – bir oğlan bul;
Aptal ürkmüş bir kedicik misali bir oğlancık buluver –
Ve erbezleri ver O’na (sözünü etmeden biraz da beyin)
... İtalya’nın başka bir kör olası kahramana ihtiyacı varmış gibi!
Bu şekilde yeniden doğarsın – seni vahşi hayvan –
İşte senin Rönesans’ın, sonra ölürsün bir kere daha.
Yatakta ölme, ihtiyar,
Fakat borazanların sesiyle öl
- Cennet bu tarafta
Acı çektin Araf’ta
Teslim’den sonra, yirmi bir Eylül’de
Ölünürse İhanet’ten ölünülür!
Defol – git kendine bir kahraman yarat,
Benimle konuşmayı bırak.
Bana açıklama yapmayı bırak,
Pislikle ışığın arasındaki o sonsuz savaşın şarkısını
Söyleyeyim bırak da.
Elveda Marinetti!
Özgür olduğunda uğra bana'.
“ŞİMDİKİ ZAMANDA”
Ve uluyan emirden sonra, hüzünle ekledi:
“Zamanımı boşa harcadım nafile budalalıklarla,
Gösterişi daha çok sevdim öze oranla,
Boş verdim ihtiyarlara - ne Konfiçyüs'ü okudum
Ne de Mencius’u.
Savaşı övdüm, sen ise barışı istedin
İkimiz de kördük!
Kof biri idiysem de, şimdiden nefret etmiştin sen'.
Sadece kısmen
Benimle konuşuyordu - çok da yakınımda değildi –
Kendisini sorguya çekiyordu sanki kendisinin bir parçası
İşin özüne dokunmaksızın; ve böylece gölgesi
Kayıp gitti gride
Kadranın başka bir dönüşünde
Bir ses o kof alıcıya kendisini duyuruncaya dek:
“Burun delikleri ateş püskürtür”.
“Torquato Dazzi, bu kapı kapı dolaşarak satmaya çalıştığın
Uyutan ninnicikler değil mi –
Mussato’yu uyandırmak için
20 yıl önce çevrilmedi mi? Marinetti ve sen – büyük bir oyunda
İkiniz de zirveye oynadınız, O gelecek için
Ve sen de geçmiş için.
Çok sıklıkla aşırı şefkat
Aşırı öldürme yaratır – bütün o kahrolası şeyler infilak etmektedir;
Şimdiden O’nun için yeterince harabe var! ”
O telaşçı ve tez canlı ruh
Gecikme esnasında sabırsızlanan bir ulak gibiydi yeniden
Ve durmak istemiyordu daha az önemli bir görev için
Sözümüzü kesen Marinetti’nin tanıdığım sesiydi
Uzun zaman önce işitmiştim Piazza Adriana’da,
Tiber kıyısının aşağısında. “Geri gel!
Macallè’ye, Gobi’nin en uzak sınırına
Çölün kumunda bir kafatası yatmış ağarır
ŞARKI SÖYLER
Yorulmak bilmeden, kulak tırmalayarak, şarkı söyler, şarkı söyler:
– Alamein! Alamein!
Geri döneceğiz!
GERİ DÖNECEĞİZ! –”
Ben: “İnanırım sana”
... Yeterli, umarım ki, O’nun ruhuna biraz huzur verdim.
Öbür ruh kendi nakaratına kaldığı yerden devam etti
(Latince “boğadan... daha küçük” demek olan
Eccerinus’tan çeviri bir dize
İle.
Konuşması geçemedi
Yaptığı alıntıyı.
Çünkü bütün hava titremekteydi, ve hayalet
Sallanmaktaydı
Ve muazzam bir yağmurla boğulup gitmiş seslerle gibi
Anlamsızca fırlatıldı deyimler sanki. Tıpkı batmış küpeştesinin
Oyuklarına ışık dokunmuş bir gemi gibi,
İşittim verilen bir nefesin
(Ya da hasta yatağında bir adamın ölmek üzereykenki)
Canlı bir iç çekişini:
“Guelfalar, iftiracılar! Onların silahı her daim olduğu gibi –
Kara çalma... hâlâ; dünya durdukça da öyle olacak.
Yüz yıllık savaş hâlâ şiddetle sürüyor Romagna'da,
Yağmalamalarla ve soygunlarla pislik
Yükselmiş Bologna’da – Bak atlar durur
Simsiyah bacak kıllarında – bir ırmakmış gibi öyle derin,
Faslılar ve bunlar gibi pislikler
Çayırların aşağısıdan kemikleri canlandırıp
Nefes aldırmaya yeterli, yumruklarını sık, selâmla, geri gel
Hayata, düşmana karşı
Silahlanmış olarak mızrakla ve kalkanla.
Zamanımda bunlar gibi pislik-torbalarını çok sık görmüştüm –
Kitapların arasından bak, sürünün arasında bulacaksın onları
Bir bölgenin ya da bir kentin hainlerini
Özellikle bu mikrobu,
İtalya gibi satmışlar İmparatorluk’u!
Ateşler içinde Forlì ve terk edilmiş Rimini;
Kim tekrar sıklıkla ziyaret edecek Gemisto’nun mabedini
(Bir Grek olsa bile kuşkusuz ki bilge biri mi?)
Duvarlar yanmakta, takların hepsi düşmüş
Tanrıça ve kraliçe İxotta’nın yatağında...”
“Kim var orada? ” diye bağırdım
Fırtınada sesimin işitilmesi için haykırarak,
“Sigismundo, sen misin? ”
Dinlemedi beni O, fakat
Bağırıp çağırdı:
“Pietro'nun tahtı yakında Pacellili bir babaya oranla
Borgialı bir babadan temizlenecek.
Sixtus da tefeciliğin bir oğluydu.
- Yağcılık yaparak semizlenenlerin
Bütün bu komplosunun amacı
O’na uygun yandaşlarının olmasını engellemekti;
Böylece hızlı yakalandı diye O, Farinacci’nin
Kirli elleri var diye böğürüyorlar şimdi.
Elin biri kirlidir, fakat öbürü
Onurlu bir yer kazandırdı O’na, şarkısı söylenmedik
Onca kahramanlarımız arasında: Tellera, Maletti,
Miele, de Carolis ve Lorenzini,
Guido Piacenza, Orsi ve Predieri,
Volpini, Baldassare, Borsarelli,
Sadece kumandanların adını vermem gerekirse sana.
Clement bir bankacının piçiydi – Onuncu Leone
Tefeciliğin oğluydu...”
“Kim var orada? ” diye bağırdım.
“Evrenin bir Yahudi tarafından yaratıldığına
İnanmak istemeyen Ezzelino’yum ben.
Kuşkusuz ki suçluyum başka yanlışlardan ötürü de –
Fakat bunu unutalım
Şimdi. Arkadaşın ve ben
Aynı adam tarafından aldatıldık: d'Orco
Ki bana 'Şeytan'ın oğlu' gibi melun biri
Olduğumu söyledi (bunu yutmaya çalış
Ve kıçına havuçların girmesine ihtiyacın kalmayacak) .
Kıbrıslı bir tanrıça ağlasın diye sırf, bağırsaklarını
Bir yabandomuzu tarafından dışarı çıkarttırmıştı Adonis.
Bunun şakasını yapmak ve şöyle söylemek çok cazip bir şeydir:
Hayvanat bahçesindeki ya da bir mezbahadaki mera boğası
Daha değerlidir, çünkü o boğa bir domuzdan daha ağır çeker
(Hayvanların aritmetik bilmemesinden ötürü
Şikayet eder Ezop masallarının öğrencileri) .
Bir incir, önemsiz bir şey olan
Bütün hilelerimden daha çok zarara yol açtı
Boğanın yanlış ağırlığı!
O'nun sıcak ininden arayıp tarayıp kazı o yağı
Ve gör şöyle deyip demediğini:
“Zincirlerinde neşelenip durur mu o hayvansı insanlık? ”
Eğer bir İmparator böyle bir ferman göndermişse
Bizans murdar etmiştir ebeveynlik çizgisini;
O’nun erdemi büzüşüp yasanın bir parodisine
Dönüştü, ayrıldı altın uzlaşma noktasından.
Sezar kendi bütünlüğünün altını oymadı,
Augusto, Pietro’dan önce, inşa etti taşta
(Aynı yetkiyle ayakta kaldı temeli) .
“Yasayı yapan yasanın koruyucusudur”.
- Floransa’da savaştı ghibellinlere karşı'.
Birden fazla radyo vericisinden gelen dalgalar gibi,
Hafifçe dalgalanan sesler
Eriyip kaynaşır (kırık deyimlerin içinde) , ve işittim
Kontrapuanda şakıyan kuşların bir topluluğunu
Sanki bir yaz günü
Bir bahçede gibiydiler,
Çok hoş bir tonla:
“Ben, Placidia, uyurum altın altında” -
Çok ahenkli bir tel gibi çınladı.
“Hanımların üzüntüleri ve tatlılıkları”; fakat hissettim
Tenimin diken diken olduğunu,
Nabız hızla gidiyordu
Bir motor gibi,
Kol ve omuz sanki
Zapt û rapt altına alınmıştı: öyleydi ki, gördüm bir elin
Beni kavradığını,
Gene de göremedim beni bir raptiye gibi
Duvara çivileyen kolu
(Bana inanmak istemiyorsunuz – sanki umurunda? Orada değildiniz ki) .
Ve sonra önümde bana verip veriştiren biri
Araya girdi – “araya girdi” diyorum; kabaca değil, neredeyse
Oğluna içinde bulundukları savaşı açıklayan
Bir baba gibiydi:
“Yaşlı bir adamın hazinesidir bu, ve sen en acemi elsin.
Geceye geri dönmek zorunda kalmadan önce
Dinle beni.
Askerlerimizin ve o sancakların geri döneceğinin
Şarkısını söyler gecede kafatası”.
Ezra Pound (1885-1972, ABD)
Çeviren: İsmail Haydar Aksoy
Çeviri Notları: Ezra Pound’un 72. Kanto’su ve 73. Kanto'su, Pound bu kantoları 1944-1945 yıllarında İtalyanca yazdığından ötürü “İtalyan Kantoları” (”The Italian Cantos”) ya da ”Faşist Kantolar” (”Fascist Cantos”) olarak da adlandırılırlar. Bu iki kanto, İtalya’da faşist bir gazete olan ”Marina Repubblicana” da sırasıyla 15 Ocak ile 1 Şubat 1945’de ilk kez yayınlandı.
Bu iki kanto, içerdikleri faşist ve bazı ırkçı söylemlerden ötürü olsa gerek, 1987 yılına kadar Ezra Pound’un ”The Cantos” kitabında yer almamıştır. (Pound’un ” Faslılar ve bunlar gibi pislikler” –“son marocchini ed altra genia”- dizesi, Pound’un ırkçılığını tartışmaya meydan vermeyecek oranda ortaya koyduğu bir dize olarak 72.Kanto’da yer almaktadır.)
Pound 72. Kanto’da, 2 Aralık 1944 tarihinde ölen Fütürist yazar Filippo Tomasa Marinetti’yle karşılaşmasına ve savaş hakkındaki konuşmalarına gönderme yapar. Pound geçmişe hayrandır, Marinetti ise geleceğe. Marinetti daha çok savaş ve daha çok kahraman ister. Oysa Pound savaşın sonlarının yaklaştığı ve İtalya’nın yenilgiye uğrayacağının belli olduğu 1944 sonlarında, savaştan bezmiştir. Marinetti’den sonra Pound’u 1891-1968 yılları arasında yaşamış kütüphaneci Torquato Dazzi ziyaret eder. Dazzi, Mussato'nun Ecerinis adlı yapıtını çevirip 1914 yılında yayınlamıştı. Daha sonra sahneye 1194 –1259 yılları arasında yaşamış Ezzelino III da Romano'nun hayaleti çıkar. Ezzelino, Papa’nın tarafını tutmadığı için kendisinin haksız yere zalim bir tiran olarak gösterildiğinden şikayet eder. Ezzelino’nun ruhu, 1944 yılında Papalık koltuğunda oturan 12.Pius’a ve Pound’a göre Mussoloni’ye ihanet eden İtalya Kralı 3.Victor Emmanuel gibi ”hainler”e eleştiri oklarını yöneltir. Ve Ezzelino, İtalyan birliklerinin yeniden Kuzey Mısır'daki 'El Alemein”e döneceğine dair söz verir. Ve son olarak da (388-450 yılları arasında yaşamış) Roma İmparatoru Galla Placidia belirir 72.Kanto’da.
72. Kanto, daha önce Türkçe'ye çevrilmemiştir.
İsmail AksoyKayıt Tarihi : 30.1.2010 18:55:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Canto LXXII di Ezra Pound Purché si cominci a ricordare la guerra di merda certi fatti risorgeranno. Nel principio, Dio, il grande esteta, dopo aver creato cielo e mondo, dopo il tramonto volcanico, dopo aver dipinto la roccia con licheni a modo nipponico, cacò il gra usuraio Satana-Gerione, prototipo dei padroni di Churchill. E mi viene ora a cantar in gergo rozzo (non a (h) antar 'oscano) ché dopo la sua morte mi venne Filippo Tomaso dicando: 'Bè, sono morto, ma non voglio andare in Paradiso, voglio combattere ancora. Voglio il tuo corpo, con che potrei ancora combattere'. Ed io risposi: 'Già vecchio il mio corpo, Tomaso e poi, dove andrei? Ne ho bisogno io del corpo. Ma ti darò posto nel Canto, ti darò la parola, a te; ma se vuoi ancora combattere, va; piglia qualche giovinotto pigiate hualche ziovinozz' imbelle ed imbecille per fargli un po' di coraggio, per dargli un po' di cervello per dare all'Italia ancor' un eroe fra tanti; così puoi rinascere, così diventare pantera, così puoi conoscere la bi-nascita, e morir una seconda volta non morir viejo a letto, anzi morir a suon di battaglia per aver Paradiso. Purgatorio già hai fatto dopo il tradimento, nei giorni di Settembre Ventunesimo, nei giorni del crollo. Vai! Vai a farti di nuovo eroe. Lascia a me la parola. Lascia a me ch'io mi spieghi, ch'io faccia il canto della guerra eterna fra luce e fango. Addio, Marinetti! Tornaci a parlar quando ti sembra'. 'PRESENTE' e, dopo quel grido forte, mesto aggiunse: 'In molto seguii vuota vanitade, spettacolo amai più che saggezza ne conobbi i savi antichi e mai non lessi parola di Confucio né di Mencio. Io cantai la guerra, tu hai voluta pace, orbi ambedue! Che all'interno io mancai, tu all'odierno'. E parlava a me in parte solamente né al vicino una parte di se con se dialogava e non di se il centro; e da grigia la sua ombra si fè più grigia finché un altro tono della gamma uscì dalla diafana del cavo vuoto: 'Vomon le nari spiriti di fiamma' Ed io: 'Venisti tu Torquato Dazzi a ninna-nannarmi i versi che traducesti vent'anni or sono per svegliar Mussato? Tu con Marinetti fai il paio ambi in eccesso amaste, lui l'avvenire e tu il passato. Sovra-voler produce sovra-effetto purtroppo troppo, egli distrugger volle ed or vediamo le sue rovine più che nel suo voler'. Ma il primo spirito impaziente come chi porta notizia urgente e non sopporta affare di minor urgenza riprese, ed io riconobbi la voce di Marinetti come sentita Lungotevere, in Piazza Adriana: 'Vai! Vai! Da Macalè sul lembo estremo del gobi, bianco nella sabbia, un teschio CANTA e non par stanco, ma canta, canta: -Alamein! Alamein! Noi torneremo! N O I T O R N E R E M O! -' 'Lo credo', diss'io, e mi pare che di codesta risposta ebbe pace. Ma l'altro spirito tornò al suo ritornello con: 'poco minor d'un toro'... (che è verso dell'Eccerinus tradotto dal latino) . Egli non pose fine al verso. Perché tutta l'aria tremò, e tutta l'ombra con sconquasso e come tuono che la pioggia ingombra saettava frasi senza senso. Finché con scrocchio come nello scafo sommerso quando il raggio lo trova che precorre forse la morte ed in ogni caso gran pena, udii in stridio crepitar': 'Calunnia Guelfa, e sempre la loro arma fu la calunnia, ed è, e non da ieri. Furia la guerra antica in Romagna lo sterco sale sino a Bologna con stupro e fuoco, e dove il cavallo bagna son marocchini ed altra genia che nominar è vergogna, sì che il sepolto polvere s'affasca nel profondo, e muove, e spira, e, per cacciar lo straniero, agogna a tornar vivo. Di sporco vidi io parecchio ai miei tempi, la storia dà esempi a serie sporca di chi tradì città o una provincia ma quel mezzo feto tutta l'Italia vendé e l'Impero! Rimini arsa e Forlì distrutta, chi vedrà più il sepolcro di Gemisto che tanto savio fu, se pur fu greco? Giù son gli archi e combusti i muri del letto arcano della divina Ixotta...' 'Ma chi sei? ' clamai contra la furia della sua tempesta, 'Sei tu Sigismundo? ' Ma egli non m'ascoltòfuriando: 'Più presto sarà monda la Sede da un Borgia che non da un Pacelli. Figlio d'usuraio fu Sisto e tutta la lor combutta di Pietro negator' degni seguaci, d'usura grassi e di ottimi contratti! Ch'or' vengon' a muggirVi che Farinacci ha mani rozze, perché è mangia foglia. Ha una mano rozza, ma l'altra ha dato così avendo onore cogli eroi, tanti ne sono: Tellera, Maletti, Miele, de Carolis e Lorenzini Guido Piacenza, Orsi e pedrieri fiol di banchiere fu Clemente, e nato d'usuraio il Decimo Leone...' 'Chi sei? ' clamai 'Io son quell'Ezzelino che non credé che il mondo fu creato da un ebreo. Se d'altro scatto io fossi reo poco t'importa ora. Mi tradì chi il tuo amico ha tradotto cioè Mussato, che ha scritto ch'io son fiol d'Orco, e se tu credi a simile patocchia ogni carota può ben farti ciuco. Il bello Adonide morì d'un porco a far pianger' la Ciprigna bella. Se feci giocattolo della ragione direi che un toro da macello, o dal zoologo, vale un piccione; chi delle favole prende piacere e gioia dirà che l'animale non fa la religione. Un solo falso fa più al mondo boia che i miei scatti: tutti! Ragna, ragnaccia! Cavami quella belva dal suo buco se non è questa: Bestia umana ama la pastoia? Se mai l'imperatore quel dono fece, Bisanzio fu madre del trambusto, lo fece senza forma e contra legge, scindendo sé dal sé e dallo giusto; né Cesare se stesso mise in schegge, né Pietro pietra fu prima che Augusto tutta la virtù ebbe e funzione. Chi dà in legge è solo il possidente, e'l caso ghibellin ben seppe il fiorentino'. E come onde che vengon da più di un trasmittente sentii allora le voci fuse e con frasi rotte e molti uccelli fecer' contrappunto nel mattino estivo, fra il cui cigolar in tono soave: 'Placidia fui, sotto l'oro dormivo'. Suonava come note di ben tesa corda. 'Malinconia di donna e la dolcezza'... Ma io ebbi la pelle convulsa fra le mie spalle, e il mi polso preso in sì ferreo laccio che muover non potei né mano né spalla, e ad afferrare il polso io vidi un pugno e non vidi avambraccio che mi tenne come chiodo in muro; mi crede insulso chi non ha fatto la prova. E poi la voce che prima furiava, mi disse feroce, dico feroce, ma non ostile anzi era paterna quasi, come chi spiega in mezzo di battaglia che deve fare un giovin' poco esperto: 'La voglia è antica, ma la mano è nuova. Bada! Bada a me, prima ch'io torni nella notte. Dove il teschio canta torneranno i fanti, torneranno le bandiere'.

Çevirin her türlü takdirin üzerindedir. Belli ki şiiri seviyorsun,çevirirken hakkını veriyorsun. Ben size bütün şiirseverler adına teşekkür ediyorum. (Fazla ukalalık oldu) Ben kendi adıma konuşayım! Kendi şiirlerini de bekleriz.Kutlarım.ERCEY.31.1.2010
TÜM YORUMLAR (1)