Ayna,bilinci
Soyar sır tozlarıyla
Tek sözcük bile söylemeden
Çok şeyler yiter gider
Buldozer ağırlığıyla artar
Doğum sancılarının şiddeti.
Çırılçıplak şıklığa tutkun
Objeler pusar birden
Bilemezsiniz
Zamanın serçe parmaklarını kırpanın
Kim olduğunu
Birkaç acemi iz bırakır simli iğne
Kız kaçırırken soluk yüzlü damarda
Sonra
Mor döllenir kendi teninde
Dışarıdaki bozulan resim
Tayfın kaval kemiğindeki ilik
Kuytulardan sızan sigara dumanları
Hep mordur
Ürken bakışlara siyahını bulaştırsa bile gece
Ben kuşkuların
Sen korkuların
O nöbetlerin
Evet
Hepimiz
Biraz açlığı
Biraz sancıyı
Biraz uykusu kaçmakta olan an’ı
Sağmaktayızdır dolunaydan
Kırmızı,sarı ve yeşil ışıklar
Siren seslerinden irkilmeksizin uykulardayken
Biz
Nasıl yaşanacaksa öyle yaşarız zamanı.
Kayıt Tarihi : 13.7.2011 18:00:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
510 no'lu oda bir hastanede bulunmaktadır. Orada gecenin ilerleyen saatlerinde üç kişi bir aradadır. Hemşire,hasta ve refakatçi. Yaşlı hasta Şair'in babasıdır ve ivedilikle seruma gereksinmektedir. Hemşire hastanın kolunda damar aramaktadır.Bu durum 10 dakikadan fazla sürer. Şiir gözlemlenen tablonun duygularını yansıtmaktadır.

Zamanın serçe parmaklarını kırpanın
Kim olduğunu
Müthiş...Kutlarım Necdet Hocam. Kaleminiz hep yazsın.
Saygıyla...
Oda numarası ve hastane adı her ne kadar değişse de endişeler, korkular, duyumsananlar aynı. Hele de o odalarda kimi zaman hasta kimi zaman refakatçi olarak kalınmışsa.Ama hangi refakatçi duygularını böylesine güzel anlatabilir? ...Güçlü kaleminizi ve duygu yüklü yüreğinizi içtenlikle kutluyorum değerli dost. Hastanıza acil şifalar diliyorum.Yaşam devam ediyor, yaşamayı istediğimiz gibi değil elbet, sadece yaşanacağı gibi...Yerinde bir saptama...Esen kalın...demişim ilk uğradığımda. Benim de hastam vardı o sıralar. Çok duyarak okumuştum anımsıyorum...
TÜM YORUMLAR (35)