Sana doğan günlerde, seni çizdiğim tuvalimde ince bir gözyaşı damlası hapsolmuş hüznüme ve dut kurusu, süpürge tohumu bir vazgeçiş tınısı yankılanmış ıssız anlarında sevgi ormanının...
Sensiz geçen anlarım da sana ait artık. Sinsi acılara satmaktansa yüreğimin resmini: gülücüğüne kilitledim apansız sevişmelerimizin buğulu aksini.
Dost bir merhaba sıcaklığı içimi titreten, adını yüreğimle paylaştığım her satır başında. Ürkek bir tavşan kaygısı, gözbebeklerini incitme tedirginliği apansız. Ve tekrar tekrar çözebilme çabası bir denklem anlatısındaki matematik karmaşasını. 'Keşke söylemez olsaydım! ' da sözedilen pişmanlık tanısı.
Koskoca bir yürek dolusu, canımın içi bir gülümseyiş buğusu ya da ıslak bir göbek kokusu, sana dair anlarda parmak ucumda adınla doğan şarkıyı söyleyen dostk bakışlı serçe kanadındaki gerçe.
Aynamdan yansıyan dost bakışın tanrısı;
SEVDİM SENİ...
(3/10/99 - pendik)
Demirlemişti eli kolu bağlıydı ağlıyordu
Dört bıçak çekip vurdular dört kişi
Yemyeşil bir ay gökte dağılıyordu
Deli cafer ismail tayfur ve şaşı