(RUH ADAM’ a: Aytolu’ ya, Güntülü’ ye, Nurkan’ a;
garibim Hasan’ a, ‘’hakgeten’’ değil hakikaten İNSAN’ a
ve elbette SANA gelsin!)
Güneşli bir ilkbahar sabahı…
Ağaçlar rengârenk çiçeklerle bezenmiş,
..
Nedendir bilmem bu gün
Kalemim yazmaz,
Dilim söylemez bir söz,
Garip bir burukluk yüreğim de
Nedendir bilinmez,
Güllerim solmuş dalında,
Bükmüş boynunu,
..
Can dostlarım, güzel insanlar,
Nasıl ki ay güneşten aldığı ışınları yansıtıyorsa,
Ben de sizlerin dostluk, güzellik ve sevgisinden ilham alarak,
Şiir yazmaya çalışıyorum. Yürek sıcaklığında, sevgiler selamlar.
Dillerinizden barış türküleri, yüreklerinizden sevgiler,
Yüzlerinizden gülücükler hiç ama hiç eksilmesin.
..
Bu da yarım asırlık bir çocuk şiiri.
İlkbahar geldi, yerler yemyeşil,
Temiz havaların kıymetini bil.
Oyna her zaman temiz yerlerde
Temiz hava şifa her türlü derde
..
Boşunadır sanma
Birkaç damla gözyaşını
Gizli bir eldir sanki okşar
Buz tutmuş anıları
Soğuk toprağa düşer gibi
İlkbahar yağmurları
Hissedilir ya hani ılık ılık
..
(Kıymetli Şair İlhan Geçer'e ithaf) (akrostiş)
İlkbahar çiçekleri açılmış sözlerinden,
Lezzet katmış sevgiye, gönlünün özlerinden.
Hâtırâ, hayâl, hüzün, sevgiyle harmanlanmış,
Aşkın yakan ateşi bağrına sarmalanmış,
Nasıl yakar içini, görürüm gözlerinden.
..
İlkbahar kokan
Aşkı büyüten
Yağmur taneleri
Hasret şarkısı oluyor
Yeşil ağaçlarda,
Toprağı okunan
Yüreklere serilen
..
Sanma gönülde mevsimler hep ilkbahar
Sanma gönül huzur dolu şen bir diyar
Hazan vurup viran etti soldu gülşen
Şimdi her yer darmadağın ve tarumar
Neşeden eser kalmamış sarmış hüzün
Her taraf yıkık ve dökük durum hazin
..
Yıllar bedenimde izlerini
Zaman yılların özlemini
Gözlerinde gizlemiş.
Bitmeyen ilkbahar geceleri
Beyaz giymiş gelin gibi.
Sırlarını özlemiş.
..
Yüreğini rüyalarıma aldım, ilkbahar sevginle,
Yüzüyorum, bedene mehtap sunan denizinde,
Gökteki aşkları saldım o mumlu hayallerime,
Şarkı dolu mevsimlerin, gece sestir bülbülde.
Dolunayı damlatan yüzün, gözlerimin mavi izi,
Saatlere işlenen hasret, yola duyurur gündüzleri,
..
Heyecanlı
Gönül gecesindeyim,
İsmim
Alaca karanlıkta bir eser,
Gökyüzü renkleniyor
Yıldızların melodisiyle,
Hislerim çoğalıyor
..
İnadına, bir kuş tüyü kadar dolu kalbim
Ezberimde korkunç çığlıklar,
Dilimde tütün acısı bir yalnızlık türküsü,
Gözlerimde uçurumlar olsa da...
Varlığını unutarak
Bir karanlığa düştüğünde
..
İşte geldi yine İlkbahar
Eleleydik geçen yıl bu zamanlar
Umurumda değildi dünya
Yada insanlar
Ama bu bahar
Bu bahar umurumda insanlar
Çünkü elele tutuşmuş
..
Hatıra dolu rüyaların gündüzüyle
Cana şifanın yokluğunda tükendim,
Ruhumun açlığı, sinemdeki fırtına,
Susuzluğun gizli çöllerine battım,
Coşturan aşkı hayallerde bulamam,
Mor yolda tuzaktır görünmez eceller,
Dinlediğim ilkbahar yüzünü getirmiyor,
..
Umudun ilk umutsuzluğu bu
Akşamların ilk saatleri gibi
Gecemi yıldızlara düşman yoksa ay mı karanlığa
Oysa gecede saklı değil mi ay ve yıldız
Tıpkı senin gibi
Sende bende saklısın ama...
Bana uzak uzaklara çok yakın
..
Son nefesimde elimi tutan sen olasın istiyorum,
Dünyayı da, cenneti de bende bulasın istiyorum.
Kış, ilkbahar, yaz, sonbahar...
Dört mevsim gülesin istiyorum,
Son nefesimde elimi tutan sen olasın istiyorum.
Mademki bu kadar çok sevdin beni;
..
Altın rengi son yaprakta düştü, hüzzamsı bir ahenk yankılanırken kalplerin ta içlerinde. Güz rengi bütün renkler, en amansız hüzünlerini salgıladı en ince kılcal damarlardan her zerreye. Sabahın çiğli vakti gümüş rengiyle gözyaşı olurken yanaklardan süzüldü damlacıklar gamzelere.
Doğanın nakarat halleri insanın gamlı ve kederli gönlüne MIH gibi çakılmakta, çayır ve çimenlerin sarımtırak çığlıkları içlerde yankılanmakta.
Kıyasıya geçiştirilen bu evrim Yaradan,ın muhteşem varlığını dile getirirken, biz insanogluna altından tepsi içinde gümüşten tasla sunulan hayatın en güzel örnegiydi.
Bazen memleketimin dogasıyla hayallere dalarken, bir şelale sesi ya da bozkırlarda meltemsi kokulara bürünmüş rüzgarın sesi ruhumda kopan amansız fırtınaları dindirmeye yetiyor.
Bütün bu güzelliklerin renklerinde gülüşlerini ya da ağıtlarını idrak edemiyor olmamız ruhumuza çöreklenen maddeden kaynaklanıyor olmasını alğılayamıyoruz.
Çevremizde bütün aşkların sevgilerle çoğalması, ya da huzursuzlukların artması yeterince kendi içimizdeki iradeyi denetleyemiyor olmamızdan kaynaklandığı şüphe götürmez bir tespit değil mi? O halde, sonbaharın hüzünlü hali bizleri romantizmin derinlikleride de götürse kederlenmemeliyiz çünkü; gülücüklerimizin daimiyeti için mevsimler kreaktiv(yaratıcı) dönüşümleri boşuna değil.
Bir çok şair şiirlerinde Nisan,ı işlemiştir, Eylül,ü işlemiştir sitemli de olsa bütün ayların ya da mevsimlerin Türk Edebiyatında sarsılmaz yerleri var. Bir çok şarkılarda, romanlarda, şiirlerde, filimlerde Güz (Sonbahar) ayrıcalıkla işlenmiştir.
..
Yoksun ya mevsimler kış, aylar zemheri
Görmedi bu gönül ne ilkbahar ne yaz
Buz tuttu Dünya gittiğin günden beri
Güneşi üşütür içimdeki ayaz
Zamanda bir kutsal yolculuğa çıksam
Gidip kalıversem yedinci asırda
..
Soğuk odalarda duvarlara bakarak üşümekti yalnızlık
Sonbahar sabahında tek tek dökülen yapraklardı yalnızlık
Karanlık gecelerde mumun dibine vurduğu andı yalnızlık
Sessiz sedasız hayallerde çığırtkan bir çığlıktı yalnızlık
Yatağın yanı başında solmuş bir güldü
Dipsiz kuyularda tek damlanın sesiydi
Kaybolmuş ormanlarda dolanmanın adıydı
..
Sonbahar yaprakları gibi zamanı gelince dökülen gözyaşlarım vardı benim.
Ve ilkbahar yağmurları gibi şiddetini asla kestiremediğim hüzünlerim.
Aklımdan çıkarmaya çalıştıkça akreplerin,yılanların soktuğu,
Yüreğinin derinliklerinde kaybolmak istedikçe ayrılık rüzgarlarının savurduğu.
Benim en beri gelen tarafından dört elle sarıldığım,
Senin en ileri dur yanından el salladığın.
Hiç bir doktorun tedavi edemediği sevda yanığı yanım benim.
..


