Neden mahzun bakıyorsun yüzüme
Yâr kendimi senden alamaz oldum
Okursun kederi baksan yüzüme
Sevgi deryasına dalamaz oldum
Filizler ektirdi ömür güzüme
Sıralarım derdi derdin üstüne
Açtığın yaralar bende gizlidir
Yemin ediyorum sevdam üstüne
Açtığın yaralar bende gizlidir
Derdin dahi bil ki cihanı değer
Henüz on altısında küçücük dünyasıyla
Kocaman hayalleri
Elinde bir kalemle boyardı geleceği
Kurduğu hayallere sığmıyordu yüreği
Kesiverdi bir bıçak içindeki düşleri
Pırıl pırıl gözleri kan doldu usul usul
Uzak yoldan geldim yorgun yüreğim
Durgun sularında dinleneceğim
İznin varsa gülüm senden isteğim
Bir damla sevginle besleneceğim
Güller değil midir bülbüle küsen
FİRARÎ İLE FEYZİ SÖYLEŞİSİ: Âşıklık geleneğindeki “Usta Çırak” ilişkisinde olduğu gibi, Feyzi’nin öğrencisi Firarî’nin msn’sine yazdığı iki dizeye Feyzi’nin eklediği iki dizeyle başlayan karşılıklı söyleşi:
FİRARÎ: (msn yazısı)
Her günü ettim de heba
Bulunmaz derdime deva
Bağ bozumu geldi
Ömrümüz güzde sevdiğim
Zamana yenik yürekler ezilmiş isyankâr
Oysaki nazlım bilesin
Zamana yenik düşmüş sevdalar isyan duyamaz
Onlar kendini girdaba mahkûm kılanlardır
Bir yitik limansa ömrümün kayıp zamanlardaki nefessiz yalnızlığı
Belki sevdalarım belki sendin suçlusu ya da görmezden gelişimi hayatı
Yok dostum bir mazeretim hayata karşı zavallımı güçlümü
Sorgucusu suçlusu dön dolaş yine ben kederlenen
Durulmazken denizlerin fırtınasına karşı
Beklemek seni ıssız kuytusunda gecenin
Şafağın ilk ışıklarına dek sonu olmayan yalnızlıklarda acılara boğulmadan
Kedere bürünmek bazen geceden daha gece bir karanlıkta
Marifet değil gündüzden daha acı bir yalnızlıkla beklemek seni
Uzana bilmek bir çınar ağacının yapraklarına
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!