Usulca çıkardı
Göğsündeki kıymığı
Bu sabah
Pürenlerde çiy damlası
Uzun bacaklı bir kedinin mağrurluğunda
Sarsılan bedenim
Sarhoş bir adamın tek şişesi ederinde
Çevrilen aynalarda dağıldı sevincim
Tuz basınca farkedilen
Sıradan bir kesikmişim
Çok girişli çıkışlı verdiler vizeni.
Gidip gidip gelecekmişsin.
Gurbet soğuk bir terle yerleşecekmiş.
O yüzden ıslanmadı kaldırımlar.
Kimse telaşa vermedi.
Kimse yadırgamadı her gidişinde
İçimde ölü bir bebek gibi aşkın..
Doğuramadığım, yaşatamadığım ve hala atamadığım..
Sularında bezgin
Uzaklaşan, çatlayan yollar
Seninle açılan ve gün doğmadan kapatılan..
Mavi damarlı yaprak
Suyunu taşıdıkça
Ağır adımlarına
Seker yürek atışım..
Rüzgara çağırdım seni
Göz alıcı ışığa
Usancı beslerim göğüslerimde
Süzülmüşlüğüm ondan
Aynı çehrelerde aynı kederler
Aşılmayan zamanların
Karanlık böcekleri
Elbet sütüm kesilecek
Dile gelmezdi.
Gençtik.
Erguvanlar
Saçar olduk.
Sarıldık, arındık,
Karanlık bir patikada
Ay ışığı düşer önüne
Arkanda soluğu ırmağın
Dudaklarım gül içinde
Bu öyle bir sevi ki
Önce meraktı
Sonra bir çağrı
Ne yaşandıysa
Yaşandı
Hasreti de aştı
Şimdi
nasılsınız