Hayaller meçhule kayar adım, adım yalnızlık
Varlığına muhtaç kalmış bedenim soluksuz
Uykusuz gecelerde gözlerim sitemkâr sana
Prangalara sürgün yüreğim sensizliğin düşünde
Koparmadan fırtınaları mihrabım solgun
Kahrını çekerdi ezelden ebede iç çekmeden
Konmuyor dallarıma gülden küsen bülbüller
Acımasız üç kuruş hayallerim pes etmeden düşünde
Serpiliyor gözyaşlarım cilası kaybolmaya yüz tutmuş
Tahtalar eksik kırık tozlu gözyaşlarımla yıkanır
Çerçeveler boş düşümdeki sensizlik kapatmış
Yıkıl git artık ebedi olsun yalnızlığım sensizliğim düşüm
Kor olsa bedenimi yakan sen olma git ne olur
Uzak dur bedenimden ruhumdan düşlerim den
Yıkıntın olayım sevdanın yüksek divanlarından
Düşür beni gözünden yüreğinden sevginden düşünden
Kırılmadık kaldı mı sevgi dallarında yeşerecek
Umut kaldı mı düşlerde düşlenecek tebessümle
Kaldı mı ruhumda bir gemi yelken sürecek ebediyete
Git artık benden kovuyorum seni acı veren düşlerimden
Kuruyası dallar bıraktın yeşilini topladığın
Bedenim kovuyor ruhum defol diyor sevgi sözleri çığlıklarda
Rüyasını defalarca gördüğüm büyülü bakışlarını çek
Meçhullere doğru yol al adım, adım git benden düşümden
İsyanım olma küfredişime sebepte bırak gözlerinde
Yakınayım dizlerimi dövüp dağılayım sen görme
Gözyaşlarım temizlesin ruhumdan düşlerim, hayallerimden
Yol al, ben gitmeden sen çekil git benden bedenden tenimden
Kopardım tüm goncalarını kuruttuğun dallarımdan
Yeşermeye yüz tutamıyorken sen yüz tutup değme gözüme
Bırak ezelden ebede yalnızlığımın haykırışında bırak
Bırak ta yıkıntın kalayım ardında özlemle yoğrulayım yok olayım
Sen yinede çek git benden ben dur desem de git
Haykırsam da döksem de gözyaşlarımın eseri olsam da
Gecelerim rüyasız günüm hayalsiz yarınım meçhul olsa bile
Düşlerime şikâyet etsem de yıkıl git yok ol benden soluksuz kalayım…
Üşüyor yüreğim sevgiye muhtaç
Gözlerim ağlamaktan yorgun
Yüreğim sersefil aşka muhtaç
Çerçevemde kırık camlar
Dokundukça ellerimi parçalar
Yorgun bakışlı hep yüreği
Yaralı dolanır hep sevdalılar
Hasret duvarları git gide yükselir
Bedenim sağ ama ruhum ölüyor
Ürkek bir serçe gibi yüreğim
Uçmak istercesine kanat çırpıyor
Havalandıkça korkuyla yere çakılıyor
Yorgun bakışlarım yönünü bulamıyor
İçimdeki fırtınalar da kaybolup durdum
Ne yorgun bakışlarım yönünü buldu
Ne de dermansız yüreğim aşkına kavuştu…
Anam kucağından uzakta kaldım
Üşüyorum sanma sakın yüreğim yanar
Bu vatanın toprağında ektin sen fidanımı
Gözümde ürkek bakışlar vardı sen beni uğurladığında
Şimdi gurur var bu dağlar inliyor ayak sesimle
Rüzgarlar korkuyor can alıcı nefesimle
Soğuk bir dokunuş olurda değerse göğsüme
Ağlayıp dökme sakın gözyaşını
Yaktı yüreğimi vatan aşkının kıpırdanışı
Ağlama anam ben yaradana komşuyum
Peygamberin kucağındayım sıcacık ocağımdayım
Öldü sanma her adımında yanında seyrindeyim
Söyle eşe dosta sevdama düştüm toprak üstüne
Ben şanımı almışım kışlamdan ayrılmışım
Can kardeşlerim yanımda değilim yapayalnız
Söyleme sitem küfür yakışmıyor diline
Mekanım cennet benim bir gün gelirim ölüme
Kurmuşlardı tuzakları görmeden düştük biz
Yaradan gördü beni şehitliğine aldı beni
Ağlamasın babam benim gururu koydum göğsüne söyleyin
Cansız beden gelip düşse de eline
Anam ben ölmedim babam ben ölmedim şehit oldum gül yine…
Annem sen beni hiç ağlarken gördün mü?
Annem, ama ben senin içinde kopan,
Parça, parça kanatan gözyaşlarını
Gördüm ben annem, ben içime ağlarken
Sana kıyıp ta gösterebilir miydim gözyaşlarımı
İçinde kopan parçaları hissettikçe
Sana ben ağlaya bilir miydim can annem
Yüzündeki bir tebessüm benim sevincim
Annem senin her nefes alışın bana hayat annem
Annem sen beni hiç ağlarken gördün mü?
Ben senin içindeki sevdanı kaybetme ürpertisini
Ben senin yavruların için kanattığın yüreğini
Yalnızlığının kapkara perçemini gördüm annem
Dertleri yara yapıp kanattın içine akıttın annem
Annem ben seni hep ağlarken gördüm annem
Dağlanmasın yüreğin ağlamasın göz nurun annem
Annem sen beni hiç ağlarken gördün mü annem
Ben seni ağlarken çok gördüm annem
Beni ellere gelin ederken dayanamam diye
Annem vedalaşmadan sessizce çekip gidişinle
Ben seni ağlarken çok gördüm annem
Sen beni ağlarken hiç gördün mü canim annem
Ben senin içine akıttığın gözyaşlarını acılarını
Parça, parça kopan kanayan yaralarını gördüm annem
Sana hakkım geçemez annem helaller senin hakkın
Sen hakkını helal et döktürdüğüm gözyaşları için
Göremediğim kopan parçalardan ziyade
Devasız dertlerin sana verdiğim yük için
Sen hakkını helal et canım anam
Annem ağlarken çok gördüm beni ağlarken hiç gördün mü?
Kedere sitemim artıp gitse de
Yalnızlık içimi yakıp geçse de
Dost kapıları kapansa artık vız gelir
Sevgiler azalıp hüzün çökse de
İçimi acıtan aşk silinse de
Yoksunluk korkusu artık vız gelir
Çömelse dizlerim kalkamasa da
Her taraf kararsa gece olsa da
Günüme hasretim artık vız gelir
Dostluklar körleşip görmese de
Yanımdan geçenler selam kesse de
Sessizlik korkusu artık vız gelir
Elimi tutacak el olmasa da
Başımı yaslayacak diz kalmasa da
Umut trenim kaçmış olsa da
Yarına koşmak artık vız gelir
Bedenim yorgundur haykırışlar da
Bir ses duyar hışırtılar da
Kulağım sağır mı artık vız gelir
Sözlerim titriyor cümle kurmaya
Gözlerim yorgundur yaş akıtmaya
Kaybetmek korkusu artık vız gelir
Ardeşenli bir güzel
Yaktı bu canlarımı
Gözüne kurban olda
Kalbine ver canini
Dolasam bellerine
Sevdalı kollarımı
Ardeşenli bir güzel
Yaktı bu canlarımı
Boyları kavak yeli
Gözleri var sürmeli
Öyle bir güzel sevdim
Vermez bana kalbini
Ardeşenli bu güzelde
Yaktı bu canlarımı
Gözüne kurban olda
Kalbine ver canini
Sevdim de alamadım
Kurbanın olamadım
Ardeşen ilçesine
Bi damat olamadım
Rizeliden bir güzel
Yakar bu canlarumi
Özüne kurbanım da
Sözüne ver canımı
Ardeşen deresine
Sözbirliği etmiştik
Seneye buluşalım
Bu yıl almadan geçti
Ardeşene düğün var
Kız saçında düğüm var
Çözerken koklayayım
Benim sende gönlüm var
Ardeşenli bir güzel
Yaktı bu canlarımı
Gözüne kurban olda
Kalbine ver canini
Koy ver beni gideyim bir kendime geleyim
Yakmıştın yüreğimi söyle nasıl unutayım
Yalanın dolanın hiç bitmedi selamın
Gönlümü kapatayım yaramı kanatayım
Koparmış bağlarımı dünyadan hem rüyadan
Kıymeti de kalmamış yol vermeyi yaradan
Kefenlerimi sardın ellerinle ben nasıl dayanayım
Gördüğüm rüyalardan kurtulup uyanayım
Ebedi gelmez kader yüzüme gülmez keder
Sevdalık işkenceymiş oldum mecnundan beter
Sar ölüm kollarını varmaz sevdalık senden önce
Dert bende çare sende toprak olup solayım
Zehirim oldu sanki yediğim bir, bir lokmalar
Soluksuz kaldım gönül bir nefes ver alayım
Ölümün koynundayım zor mudur uyanayım
Ha bu fani dünyanın kökünü kurutayım
Dayanmaz buna canlar ben nasıl dayanmışım
Sevdalık kumar imiş görmeden oynamışım
Boş yere bu canımı öldürüp de gömmüşüm
Ben yaşadım sanmışım yaşamadan ölmüşüm…
Bir dağın başında yaşayan bir kız varmış
Etrafında hiç arkadaşı yokmuş ağaçların altına gidip
Ağaçlarla konuşup gece kurduğu hayalleri
Ağaçlarla paylaşırdı ulaşılmaz hayaller olduğunun farkındaymış
Ama bıkmadan her gece dalardı hayaline
Uykuya dalarım korkusuyla gözlerini arada açardı
Bu kız büyüdü, büyüdü ama sevmeyi bile hayallerinde öğrendi
Çünkü bu kıza sevmeyi öğretecek kimsesi yoktu
Yanında uçuk kaçık hayaller dışında evlenip
Mutlu bir yuvada hayal etmişti artık
Artık büyümüştü kendini sevilmeye layık bulmuyordu
Çünkü ona sevgi verecek kimsesi yoktu
Bir kokulu günlüğü vardı
İçindeki yaşamak istediği sevgiyi o günlüğe kararlardı
Hasta olurdu kimse inanmazdı
İnadına numara yapıyor sanılırdı işten kaytarmak için bunu
Dile getirince canım çok yanardı sancısını hep içimde yaşadım
Sevenler gördü etrafında ama kavuşamadıklarını görünce yeminler etti
Her gece yatarken dualar etti Allaha
Kimse girmesin gönlüme ya kavuşamasam diye başını yerden kaldırmazdı
Ya iki çift göz yakarsa yüreğini diye
Günlerden bir gün annesi memlekete gider
Bir hafta kalıp geri gelince birkaç gün sonra evde bir hazırlık telaşı başlar
Kız şaşkındır ne olduğunu anlamaz ve annesine sorar?
Neler oluyor annem? Annesi derki kızım seni istediler bende verdim
Peki, anne bana neden sormadın der kız
Annesi de buraya gitmeni istiyorum ondan sormadım der
Ve kızın boynu bir anda bükülür…
Ve beklenen misafirler gelir 2 resim vardır ellerinde yaşlı adam yüzükleri çıkarır takar kıza
Bir kaç resim çekerler ve giderler kız şoktadır kurduğu hayallerinde bile yıkıldı
Yaşamıştır. Aradan birkaç ay geçer kızın annesi yine memlekete gitmiştir.
Ve bir telefon gelir şubat soğuğuydu yarın çarşıya inin der yengesine
Ertesi gün olur kız yengesiyle iki metre karda ramazandı bata çıka inerler çarşıya
Ve yengesiyle konuşur inene kadar ya beğenmezsem ne olacak diye
Yengesi kıza derki biz çarşıya inince bir köşede bekleriz onlar gelir uzaktan bakarsın
Ben sana sorarım beğendin mi beğenmedin mi diye tamam der kız ve inerler çarşıya
Tam köprüden geçerken yakalanırlar arkaları sıra gelenler onlardı ve görmüşlerdir yanlarına gelirler
Ve hoş geldin selamlaşma falan derken haydi yüzük almaya haydi elbise almaya der büyükler
Ve kız şaşkındır bekliyor yengesinin sorusunu ve cevabı hazırlamış hayır diyecek kesinlikle olmaz diyecektir
Ama her şeyi aceleye getirdiler ve kız boynu bükük kabullenmek zorunda kalır
Kıyafet alınır yüzük alınır ve fotoğrafçıya gidilir üç beş resim çekilir ve herkes kendi yoluna gider… Ve bu kızın hayalleri akıp geçen Çoruh un dibine gömülür…
Bir umutla nefes alışlarım başladı
İlk gözümü açtığımda tozpembeydi dünyam
Adımlarımı tek, tek atarken korksam da
Yinede koşmak için çaba sarf ederken
Birden bire büyüdüğümü çok geç fark ettim
Yaşayamadım doyasıya
Pişmanlıklar keşkeler hep engeller konsada,
Aşılması güç olsa da…
Yalnızlıklara bulandım yorulmadım bıkmadım
Hep bir adım bir adım daha derken sonlardayım.
Sessizlikler sarmaladı kapkara gecelerimi
Uğultular bozsa da sessizliğimi,
Umuda yolculuk başladı sabahlarımda
Şimdi geçmişe bir bakış atarken,
Terazilerde hüzünler ve sevinç gözyaşlarım
Gözyaşlarımın akışında yok oluşlar başlar
Gülücüklerle yeniden doğuş uyanır.
Belkiler vardır beklide geçmişten bugüne,
Ah, Ah keşkeler var iç çekerek sızlandığım.
İlaçsız kapanmayan yaralar kaldı içimde git gide.
Yok, ediyor beklileri birer, birer…
Şimdi son oluşumun zafer şarabıyla baş, baş ayım
Azrail karşımda son yudumumu bekler,
Alıp götürmek için sonsuzluğa…
Gözüm gördü dünyayı mala mülke şaşırdı
Hak yolunu unuttu mala mülke bulandı
Gelmez mi deli aklım başına görmez mi nurlu yolu
Unut dünya malını gönlün imanla yoğrulsun
Ne geldiyse başıma Kör gözüm yüzünden geldi
Unuttum ahreti boşa koydum namazı
bilmez idim bu dünya yalan imiş
İmanla yoğrulan yürek en zengin mal imiş
Yandı yüreğim aşk ile yanaşmaz gemim iman limanına
Unutmuş gönlüm dünya işine dalmış
Şimdi açıldı gönlüm gördü iman yolunu
Kalbime nur doldu gözlerim yaşla doldu
Hep yalan akmış boşa seneler imana geldi kalbim şimdi
Pişmanlık eyler rabbim sen affedersin kulunu silersin günah yolumu
Nurunla aydınlattın sen çoğalt iman köprümü
Dinleyin güzel dostlar yalan bu dünya yalan
Yüreğin huzur bulur kalbi imanla dolan
Açın ellerinizi her gün kalksın duaya huzur bulsun gönüller
Gelinmez tekrar dünyaya öyle bir zaman gelir haline şaşırırsın
Çok pişmanlık duyarsın vakit dönmez ki geri
Yüreğine iman koy unut dünya malını
Etrafına iyi bak hep doyurma kendi karnını
Nice kulların sofrasında ekmeği yok
Gelsen de yardım eyle bu sonun dönüşü yok
Rabbim duam sanadır yürekleri nurlandır
Kalp pasları silinsin hepimizi affeyle
Muradımızı nurdan kalbimizi pak eyle âmin...




-
Mustafa Yılmaz
-
Zennehar Yılmaz
-
Zennehar Yılmaz
Tüm Yorumlarsayın zennehar hanım
geçmişten günümüze giresunlu şairler Antoloji adlı eserimizin son aşamasındayız. Eğer Giresunlu iseniz 1 adet resim,5 adet şiir, ile 5 satırırı geçmemek üzere zgeçmişinizi ([email protected])
adresine atarsanız. antolojide yer almış olursunuz.
Musta ...
Yüreğine darbeler değil, kalbimi vurayım. senin sevgine layık değil, karşılığında sunulayım her zerrede aşk, her aşkta sen varsın. kanda canda cansız bedene can veren ruhsun senı oylesı sevdim ki ölüm bile bana acı değil en büyük hediyedir sevdiğimsin can damarım sın ruhumsun kalbimden akan bir nehi ...
gerçekler. biz nasıl bir yapıya sahibizki gerçeklere göz kapayıp hayali büyütüp yaşıyoruz sonrada kırılınca yıkıma uğruyoruz. sevgiyi bile kat kat artırmak yerine karşımızdaki hata yapsada diyecek söz hakkımız olsun diyerek pusuda bekliyoruz. yaradan kadar kudretli olamasakta hatalarımızı örtmesini ...