Zennehar Yılmaz Şiirleri - Şair Zennehar ...

Zennehar Yılmaz

İçini hep bir endişe sararsa geçmişteki pişmanlıklardan Gözünü kapatıp ağlamaklı olursun işte Bende şimdi sensizliğe pişman ağlıyorum Çilelerin esareti büyük Yıkıntılar kalıntılar bıraktın ömrüme Gel desem gelmiyorsun Ya da kop git benden diyorum yakama yapışıksın kopmuyorsun Söyle be zulmün kralı benden canımı mı istiyorsun Bu can ne senin ne benim Bu canı bedenimde emanetim Ne kal diyebilirim nede benden çık git deyip atabilirim Söyle zulmün kralı sen benden ne bekliyorsun İçimi közle doldurduğun yetmediği Tattıracak acımı bıraktın Tatmaya kalmadı zehirlendi delim damarlarım Vazgeçtim bedenimden canımla yaşıyorum Al bedenim senin olsun be hüznün kralı ben canımda cananı yaşıyorum… İyi düşün şimdi sen hala benden canımı mı istiyorsun Kalbim değil artık sevgiyi yaşayan ruhumdur aşkı anlatan Söyle hüznün kralı canımı da alınca ruhumu çalmak o kadar kolay mı? İçimi acıtan neydi hiç düşündün mü işte söylüyorum İçimi yakan benden götürdüklerin değildi bana bırakıp küllendirdiklerindi Şimdi söyle hüznün kralı ya bu cana bedenini ver Ya ruhumu da birlikte al öyle git benden…

Devamını Oku
Zennehar Yılmaz

Gözlerim ağlamaklı sanki gül gibi Yanağıma düşen acıtan dikenleri var Kan kırmızı güller dile düştükçe Dilimde nağmeler sitemlerim var Silmeyesin gözyaşımı eline batar Kanatır tenini silmeye mendilimi var Bir boşluk kurulmuş kendi içinde Bir tutam sevgiyi ihtiyacım var Kurumaz kanım düşünce yere Dalarım her gece bin bir düşüncelere Korkarım gözümü kapamam gece Ölmeden yanına çok gelesim var Sohbetin doyumu olmaz neşeden Üzüntü doğuyor her bir köşeden Ne gamlar çekmişim içip şişeden Sözüne kelamına çok ihtiyacım var Zamanı içime atsam söyle durur mu? Damlayan gözyaşım bir gün kurur mu? Sevgiden yoksunum haberin var mı? Müebbet hapsine ihtiyacım var Gözler ya yardan ağlar yâ da ela gözden Bağrımı zincire bağlar söylenen sözler Açılmaz mühürler kalbimi gizler Mühürlü bağrımı çözmene ihtiyacım var Zen no der ki sıkıntın sitemin boştur Onunda bağrı yanık gönlüne koştur Kalbimin pası hemen silinsin Zımpara çekebilene ihtiyacım var

Devamını Oku
Zennehar Yılmaz

İçimden geçen duygumu yoksa figan mı? Haykırmaktan nefesim kesik Tutunamıyorum kırık dallara yanıyor ellerim Umutsuzca sürüklüyor ruhum bedenimi sonsuzluğa doğru Kor mu yoksa buz mu bilmiyorum bedenimi sarmalayan Kapısına yattığım tanrımı yoksa kumlu onu da göremiyorum Hayâsızca kendimden utanır gibiyim Ölçüsü yokmuş ne sevginin ne nefretin Tümünü ruhumda toplamış mayın gibiyim Kimin basacağı belli değil üzerine Yeri de belli değil öyle ki kendi adımlarımda yok olurcasına Mahşerde sanki korkularım buluşuyor ruhumla Sevgi bekliyor sarmalamaya yüreğim Acılara boğuluyor gözlerimin sitemi Öyle ki gözyaşım bile isyan gözlerime bakışındaki nuru kaybetmiş gibi İntikam alır gibi gözyaşlarım gözlerimden kör bakıyor yarına Geçmişe sünger çekip geleceğe adımım yok bu günü tükettim yarına gücüm yok Duygusuz kıyamını giydim yalan dünyanın Bedensiz kalmış ruh gibiyim ne ölü ne diriyim Kendimden öte kayıp biriyim Acıyor mu susuyor mu dilim onu da kestiremiyorum Korkularımla yüzüm karanlık tebessümüm yok acıyor tahammülsüzüm artık eskisi gibi değilim Kırmak yoktu hani sözler vardı umuda yelkenler delik teşik fırtınalar sallandırmıyor bile yol almak için Denizlerin hırçınlığını gördükçe kendimden korkar gibiyim ruhumun fırtınası denizleri durultup dondurmaya yetiyor Kinayesiz sözlerim ele değil kendime benliğime Yok oluyorum kayboluyorum iki âlem arasında yol bulamıyorum Ne sevgiyle su buldum ne öfke denizinde bir damla suya boğuldum…

Devamını Oku
Zennehar Yılmaz

Bedenim de ruhum ruhumda ayrık iki duvar Yağmurlarda savruk yangınlarda kavruk umutsuzca Ecele özlem var ömre sitemim dile geliyor apansız Korkmak değil yok olmak dan soluksuzum iki duvar arası İki duvar arasın da sıkışmış bir kalp acıyor yanıyor kanıyor Belek, belek delinmiş sancılı yaralarım var devası olmayan Sitemler aciz kalıyor yaşanılmışın umudu yitik belirsiz Yarından duvarlarım karalanmış çizik atılmış satırlara yer yok Kim bilir bunu hak ettiğimi düşünmedim düşlemedim Sarkıttığım saçaklardan yağmur gibi sel gibi sancılı bakışları Dünü bu güne satmış dağlıyorum ağlatıyorum sözlerimi gözlerimi Matemler tutuyorum karalara bürünüş yetersiz haykırışında Bilmek değildi hissetmek varmıştı düşünmediğim miladın Kırık düşler bırakmışım bilmeden bu güne miras dünün sancısı Çekiçler arıyorum yıkmaya duvarlarımı bumlamıyorum Korkular yağıyor saplanıyor ruhumu aralayamıyorum Sancılı sitemler artıyor git gide yokuş mu iniş mi belirsiz Sözlerim kapaklanıyor ayaklarıma yalvarış ta prangalar gibi Sanki bir seslenişle yıkılacak gibiydi sancılı duvarlarım İmkânsızlığına aldanmış ruhum salıverdim sevdayı Kerpiç mi demir mi belli değil yapısı yıkılmamasının Etten duvar mı yoksa durmadan kanayan yaranın Sokaklar ıssızlıkla sessizlik arası bir demde yine Kovuk mu kaldım yoksa boğuk mu buz mavisi yalnızlığımda Bir adımda sanki kırılacakmış gibi iki duvar yanıltıyor Adım attıkça yükselişe geçmekte direnişler anlamını kaybetmiş Sanıldığından daha derin içimde kalan boşluklar Ruhumu boşluklardan arındırıp yıkamıyorum duvarlarımı…

Devamını Oku
Zennehar Yılmaz

İnadıma inat kattım Seni kırdım parçaladım Sol yanımda kalbimi aradım Aradım da bulamadım Kalbim birden kanatlandı Kırdığım kalbe doğru yol almış Ettiğim inada kalbimde dayanamamış Beni kalbimde bırakmış Şimdi pişmandır dillerim Sana öfkeyle baktı gözlerim Gözlerimin nuru sensin Geç olmadan aşkım gelmiş Bana en büyük mutluluğu vermiş Sevmem desem de aldırma Atıl sarıl gel boynuma Hatalarım çocukçaydı Alda büyüt beni koynunda Umudumuz tükenmedi artık yarından...

Devamını Oku
Zennehar Yılmaz

Yine hüzünlü sayfalar yine bana inatla Ayın hüznü parıldıyor ufkundan soluk biraz Hesabı sorulmamış yargılar içinde suspus Koparma diye haykırırken yaramın kurumuşluğunu Sargılar alev, sarmaladıkça derinleşir yine bana inatla Kaptırmak dolu yolların tozu ayaklanıyor uğurlayışına Kovuyor git diyor mahvolmadan boranlara dolanmadan Daimi sessizlik kaplarken inatlaşırken seve sim geliyor inatla Bağrı delik sevdam hedef tahtası misali vurur gider inatla Akıl almaz bir serzeniş yükselirken dumanı üstünde inatla Kutupların ayazını seriyor gidiyor evet dönmemecesine Bölük, bölük cümlelerim düşüncelerim akmıyor kâğıda inatla Koyacak ad bulamazken gidişlere kalışları sarmalar hayali Somurtkan asık suratlıdır kalbim ne gülebilir ne güldürür inatla Varışlar ararken yolsuzluğun hazin sonlarında kayıp Aldanışı salık bağrımda koptu kopacak fırtına sensiz inatla Böldüğüm hayal âlemimin perdesinde aralanacak yer yok Kapıları mıhlanmış darbesiyle boğuk nefessiz ıssız daima inatla Kendimedir hayırsızlığım inadım kendime soluksuzluğum kendime Kalbimin ellerinde boğuktur nefesim seni severcesine yine inatla… Zennehar yılmaz 04 Ocak 2012 Çarşamba

Devamını Oku
Zennehar Yılmaz

Namerde muhtaç olacak sanırsın olmayacak yürek yokluğunda Efkârlı Şairimin elinde yazılmayacak kelamın beni benden alanın Uğruna verdiğim zamanı yılı ömrü hiçe sayarım yeniden doğarım Ebedi oluşuna limon sirke sıkar içkime meze yaparım sevdiğin zaman Koynuma sardığım yılanım hayrını bilirim ısıttığı zaman Zehrini verip nefesim alınca hainliğini bilirim öldüğüm zaman Kudretli şahı versen de padişaha giyince kürkünü ası oluyor Bedeni aşkla sulayınca kendini kaybediyor aşksız katarım Uçurtmalara taktığım gönül ağımı uçar mı rüzgârın olmadan Kurduğun hayal gerçek olur mu kelama dile döktüğün zaman Saklı kalınca gizemini yaşarsın aşkı sevdiğin özlendiğin zaman Kursağında kalır lokmayı büyük yutup hakkından fazla aldığın an Zülfün teline sarsanda sazını gizemi kalmadı dediğin sözünün Bir varmış bir yokmuş kalan ömrümü yok ettin sevdalı gittiğin an Masaldı belki sendeki sevda ölümsüzlük senin her bir elvedaa da Gün olur kapımı çaldığın anda tabutum seni bekler öldüğüm zaman

Devamını Oku
Zennehar Yılmaz

Gerçeğe acılı sos dökenleri Bu ömrü boş yere yok edenleri Seviyorum deyip acı verenleri Satmışım dünyasını üç kuruş etmez Yürekte kalmışsa küçücük hatır Yükledim hatırı yürümez katır İnadına inat kattığım götür Satmışım rüyasını üç kuruş etmez Dert açar oklavam hamur yerine Tepsisi yaşamak fırın deminde Kalbimi şişleyip pişirenlerin Satmışım belası üç kuruş etmez Silahım boştur kurşunu almaz Mermisi kovansız yerine varmaz Çektiğin tetiktir kılıç sayılmaz Açtığım yaralara merhem kar etmez Yok, ettim dünyayı elim kanadı Kırıktır kalbimin zorlu inadı Pençesi kartaldır gözü martıdan Denizler altına sürsem kar etmez Kalpler boştur doldurulamaz Sevgiye değeri vardırılamaz Bu dünya son duruk saydırılamaz Kurşuna dizmişim üç kuruş etmez

Devamını Oku
Zennehar Yılmaz

Kendimi sorguya çektim yine bu gece
Kim sevdi sordum böyle delice
Başımdan aklımı aldın öylece
Sen misin seven yoksa

Kaybetmeye hazır olan ben miydim

Devamını Oku
Zennehar Yılmaz

Gözlerim gamlı yaşlı sözlerimde sitem yatar Sesim titrek ürküyorum yarından İçim burgulu demde bakışlarım puslu Aklım kayıp yoksunum dünümden Yok, olmaya hazır beklerim bir günü Çoğaldıkça özlemler birikiminde Kapıldı ruhum gitmekteyim Yollar kesik izinsiz dermansızım Tutunacak dal mı kalmadı yürek mi? Perişanım yalan diyarda Boynumda yağlı urgan nefesim kesilmekte Üstüm açık yorgansızım üşüyor Kalbim sevgiyle sarmalanmak ister gibi Aramaktan yorgun düştü ayaklarım Dermansız kalbim sevdasız Akıldan yoksun deli mi divane miyim? Gittiğim yolları kaybettim Dönüşe yıldırım gibi düşmez miyim? Feryatlarla uyandığım uykular Bölünmüş hayallerinde gibiyim Gerçek sevgiyi yaşamadan ölüm gibiyim Hayallerin bölümünde volkanlarda kaynar gibiyim Körlüğüm de göremediğim kör gözlerim azap gibiyim…

Devamını Oku