Tıknaz ömür. Bodur ay. Şubat gibi bir şey bu
mutluluk öksüzü şöyle bir yalayıp geçer
öylesine geçtiydi aklımdan adın, dönüp
bakmadın. Baksaydın keşke işitseydin ki
biri bizi kendisine benzetebilir isterse
Benzedik benzeye birazcık kaldık, evet
Unut demek kolay gel bana sor bir de,
Unutamıyorum işte unutamıyorum,
Birşey var şuramda beni kahreden,
Şuramda tam yüreğimin üstünde,
Çakılı duran birşey var,
Elimde değil söküp atamıyorum.
Devamını Oku
Unutamıyorum işte unutamıyorum,
Birşey var şuramda beni kahreden,
Şuramda tam yüreğimin üstünde,
Çakılı duran birşey var,
Elimde değil söküp atamıyorum.
Gök yaylasında kadın yaymayan, ölü bir dili sadece birkaç soyluya konuşturan bir şiirle birleşti yolumuz... fakat, sürüsüz çoban, çobansız sürü olmaz.Şiirde geçen çıplak omuzlarına kunduz kürkü atanla, koyundan yapağı kırkıp, annemin demesiyle (yapo gırhıp) yatak yapan bir mi?
Değerli sinyali 'seviye ve seciye' demiş. Haklı buldum kendisini. Kunduz başka, koyun başka... hiç yay burcundan avcı olur mu, olursa, o avcı tilki vurur mu? Eğer vurursa tilkinin kuyruğu kaç arşın olur.
Sonuç olarak, şiir bana bazı dizelerinde 'sen', bazılarında ben dedi. Kadın dedi, kunduz dedi, yıldız dedi, yaldız dedi.
Aklımın bir köşesinde kalmış, Yay burcu erkeğiyle kova burcu kadını çiftlerin en mükemmeliymiş. :)
ANLAM
Sen bana
Sen desen de, demesen de olur.
Ama ben sana sen deyeceğim.
Düşün dur.
Özdemir Asaf
Saygılar,
'biri bizi kendisine benzetebilir isterse'
en çok bu dizesini sevdim bu şiirin...kimin kime benzediğinin önemini,önemsizliğini ne güzel açıklamış...benzetile benzetile 'hepimiz Dik' olmuştuk zaten..kadınımız,erkeğimiz,çoluğumuz,çocuğumuz,kuzumuz,keçimiz,kedimiz,eşeğimiz,kekliğimiz,kargamız,tilkimiz,neyimiz varsa hepsi DİK!...:))dikilip kalmıştık yollar,sokaklar,mezarlıklar dolusu..ellerimiz cebimizin üstündeydi üstelik:)))oysa neyimiz vardı ki cebimizde!..zehrini yudumladığımız cigaradan;kendimizi yakmak istediğimizde çaktığımız çakmaktan başka:))..
rahmetli anam derdi ki:'her başı poğluyu kadın,her başı takkeliyi adam sanma!'..sansam ne olacaktı,sanmasam ne olacaktı sanki!..her takkelinin aklı,her başı poyludaydı nasılsa:))))benim aklımsa sadece aşkımdadır yafffff..:))işte fark burada..amma da erotiko laf ettim di mi!:)))aferin bana!.
ha birde şu dize var:
'kim ölürken kimden daha güzeldi'
şimdi tutup 'ben,bütün ölülerden güzel olacağım' desem,şair ölümü görmeyecek ki!..ne bilsin güzel miyim,çirkin miyim yani!:))görenler ise şunu söyleyecek kesinlikle:'vah vah...zaten çok yaşamış ve ihtiyarlamıştı..Allah kurtardı!.'
kurtulmak isteyen varmış gibi,cıkss cıkssssssssss:)))))
ah benim güzel dünyam..sen benden de,herkesten de güzelsin valla..senden vazgeçemem!..şiirden de!..bana göre iyi şiirdi,değişikti,okundukça farklı hayalere,olmadık düşüncelere sürüklüyordu insanı..en azından beni...bu da bana yetti..
toprağı bol olsun şairin..herkese saygılarımla...
Kendini ayrıcalıklı sayma.
Konumuna ya da mevkiine, ismine veya şöhretine güvenme.
Şu hayatta tüm zahiri kisveler sabun köpüğünden ibarettir. Köpük nazlı nazlı yükselirken birde bakarsın ki bir anda ansızın “pat” diye sönüverir.
Tevazudan şaşma. Ancak o zaman kurtulabilirsin bilginin cehaletinden. ' diyor DOST...
…kim diyor dost Şems-i Tebriz’i diyor.
...öyle ya bilgili olanlar bilgisini biz cahillerle paylaşır ve bir nebze olsun bizleri düşünürse daha iyi olacağına inanıyorum.
...şekil (A) ya baktığınızda sinyali dosttan ve Naime ERLAÇİN’den başka hiç kimse anlamadığına göre biz cahilleri de düşünmeniz gerekmez mi?
...en azından elimizdeki hortumu çeşmenin neresine 'sokacağımızı' öğretin ki halıyı yıkaya bilelim. fırça istemez biz elimizi fırça olarak kullanmasını da biliriz.
Herkesin seviye ve seciyesine göre muamele edilmelidir. Tahta fırçasıyla kadife esvap temizlenmez! Elbise fırçasıyla da tahta merdivenlerin temizlenmeyeceği malumdur
Şiir ve okuyucusu işte böyledir..
malzeme ve fırçası arasında akord gerekir
gercektende.. bakan diye o koltuklara oturttuklari zati muhteremler.. makam odalarinin pencerelerinden.. romantik nazarlarla.. disariya bakip duruyorlar..
sen gumruk ve dis ticaret bakani isen.. ithalatci firmanin mudur bozuntusunu odana getirteceksin.. diyeceksin ki..
-bak kardesim bu abidik gubidik tablet bilgisayarlari .. android islemcili aleti makinalari getirtiyorsunuz ama.. hic kan tahlili yaptirttinizmi.. sonra bizim alfabe ile uyusmamazlik olmasin.. bi sakatlik cikmasin..
..demeleri gerekir.. gecen ay yarsidim.. 450 pankinot para saydim saat bes gibi cikdim ulusda dukkandan.. bindim etlik dolmusu eski garaja gidecem.. bendderesi indim..telefon caldi.. oraya basiyom buraya basiyom acamadim.. kosa kosa yukari dukkana ciktim.. kapanmis..
ayak ustu tezgahta telefon satan biri vardi hukumet caddesinde..
-abi cok basit dedi.. bak parmagini suraya basip sag tarafa cekiveriyorsun..dedi
Allah razi olsun dedim peki arama geldi demin acamadim dedim..
-abi ayni sekilde yesil olan yere basip sag yana cekivereceksin dedi..
Allah bin kere razi olsun dedim yolda gugila girecem giremedim.. o gun vazgectim gitmekten otelde geceledim sabah kan beynime sicramis telefonu aldigim dukkana gittim.. meger mobil ag baglantisi acilip paket veri yazan yer tiklanacakmis.. kac gun gozlerim kor olayazdi yazi okuyacagim diye.. megerse bas parmak ve isaret parmagi zit yone acilinca ekranda yazi buyuyormus yeni ogrendim..
bir kullanma klavuzu vermeleri gerekir.. bir sidi ile sepetliyorlar adami..
oynarken oynarken svap diye el yazisini kesfettim sen i yaziyorsun android onu l yaziyor.. sen t yaziyorsun o f yaziyor.. baktim olmayacak yine en iyisi klavye dedim.. klavyede.. c i g u o gibi bizim harfler yok.. ingiliz kirmasi gibi ch sh kanima dokunuyor..
bunlari gelisi guzel ithal etmemek gerekir.. sen turkce tercih ediyorsun senin sesini vermiyor oysa rus arap japon istedigi gibi klavye kullaniyor onlarin ozelligi ne.. bizim millet olarak basimiz kelmi.. bakan uyuyomu.. tesekkurler.. yapana stiv cops nur icinde yat.. dunyayi avucuma sigdirdin .. ama ama asimile politikan hic hos degil.. saygilar..
…kıymetli Sinyali o naklettiğiniz her bir şiirin mükemmel manaları var. Sizin bu naklettiklerinizle günün şiiri hiç ama hiç karşılaştırılmaya tutulamaz. Yunusun incilerini hiç anlamayan dahi her mısranın (mısraın kullanmak istemiyorum. Zaman zaman kullandığım olmuştur) en azından kendi okunuşu itibariyle bir anlamı vardır. Anlam ifade ettiğini çözemeseler bile.
“öylesine geçtiydi aklımdan adın, dönüp”
“Benzedik benzeye birazcık kaldık, evet”
…işte bunları nereye yerleştireceğiz ve ya nereye koyacağız. Koyacak yer bulamayız ancak boşluğa koya biliriz. Ve “kırışık çizgi ararız boşlukta” öyle değil mi? Yani düne döneriz.
…bir de Yunus’a kulak verelim. Rast gele iki mısra alalım.
Bir serçenin kanadın
Kırk katıra yüklettim
…bu mısralarda hiçbir anlam bozukluğu (anlam ifade etmesi demiyorum) yok. Birinci mısrada “bir serçenin kanadından bahsediyor” ikinci mısrada “kırk katıra yüklemekten bahsediyor” görüldüğü gibi mısranın kendi içerisindeki anlamı bu şekilde. Buna okuyucu anlam izafe ede bilir bu gayet normal. Bizim izafe etmemiz Yunus’unkine belki yaklaşmaya bilir ama yinede bir “murat” ortaya çıkar.
…gelelim “öylesine geçtiydi aklımdan adın, dönüp” ve “Benzedik benzeye birazcık kaldık, evet” ne anladık koskoca bir hiç. Hiç olanın değerlendirilmesi de tabii ki oldukça güç değil bir HİÇ tir.
…doğru söylemişsiniz “anlayana sinek saz anlamayana davul dümbelek az”
Hüseyin Demircan bey in serbest düşünmeli, esintili yorumlarından çok hoşlanıyorum..an lık sezgisel kıpırtılı sözcüklerle, şiiri zedelemeyen, şiirin kelimeleri arasından seken bir misket gibi yorumları var..
Hazret 'in bir de klavyesi türkçe olsa ne iyi oludu..Tadından yenmezdi gerçekten
Hürmetlerimi sunuyorum kendilerine..
bir de bir imlâ çekti dikkatimi..osmanlıcada, arapçadan geçen bazı kelimelerin yazımında kaynaştırma harfi kullanılmaz..mesela
camisi denmez..camii denir
veya menbası denilmez..menbaı denilir..menba kaynak demektir..
yine, kesit anlamına gelen makta sözcüğü de maktası olarak yazılamaz..maktaı denir..
mısrası denilmez...mısraı denilir..
bayisi denilmez..bayii denilir
v.s..v.s
saygılarımla
Melahat Hanımefendi,
Birinci dörtlüğü niyazi mısri (K.S) şöyle açıklamış
eriğin eteni küçük, çekirdeği büyüktür..yani yenilenecek gıda olan kısmı azdır ki..bu şeriatın dış dairesine giriştir..oysa şeriata girip tarikat dairesine geçebilenler için çekirdeği küçük ve yenilecek meyvesi çok olan üzüm nimetine kavuşurlar..hele hele marifet ve hakikat dairesine girenlere ise bostan ıssı yani bostanın sahibi yani kainatın sahibi olan Allah (C.C) öyle bir meyve ikram eder ki onun çekirdeği yoktur ve meyvesi tamamıdır ki o da ceviz (koz) ile sembolize edilmiştir şiirde...
Vesile ile bunu da aktarmak istedim..
saygılar...
Çıktım erik dalına,
anda yedim üzümü.
ilk iki mısrasını düşündüm.
Her ağacın meyvesi farlıdır.eriğin çekirdeği var ve yenilmez.Atılabilir.Üzümü tam olarak tüketmek mümkündür.İçinde küçük çekirdekleri olanda vardır
ama çiğnenebilir.
Kişi nefsine uyup bazen üzümün o küçük çekirdeğini yutabilir.Nefsine hakim olmayabilir.Üzümü böyle düşünmüş olabilir.Eriği ayıklayabiliyor.Üstünü yiyerek içindeki çekirdeği atması gerekecek,yani yutulur cinsten değil.
Burada nefse hakimiyet söz konusu.
Başka manalarda yükleyebiliz.....Umulan şeyin aksine bir durum söz konusu.
Diyelim ki şiiri anlayamadık,o zaman ''tınısı''bizi farklı atmosfere çekecek.
Bu şiir ile ilgili 32 tane yorum bulunmakta