Hayvansever olmamdaki en büyük pay, annemin hayvanlara karşı soğuk duruşudur. Çocuklarına kedilere ve köpeklere dokunmayı yasaklamıştı. Hatta yolda yürürken yanımızdan geçmelerine dahi izin vermezdi. Biz üç kız evlendikten uzun yıllar sonra, içimizde ukde kalmış duygularımıza yenilerek hayvan sevgisini yaşamaya başladık. Belki de annemizin yasağına tepki olarak ablamın köpekleri, kız kardeşimin kuşları, benim de kedilerim hayatımızı paylaştığımız minik dostlarımız oldu. Tabi annem hiçbirimizin evinde rahat edemiyordu önceleri ama sonra mecburen alıştı. Bir gün onu kedilerimden birini parmaklarının ucuyla korka korka severken yakalayınca çok sevinmiş, mutlu olmuştum.
İlk kedim Kıtte’yi, onbeş yıl önce evlat edindik. Tekir güzeli, iri gözlü, pembe burunlu şirin bir bebekti. Hayatımıza nasıl renk kattığını anlatamam. İki çocuğumla ben, Kıtte’mizi sevmek için paylaşamıyorduk. Boynuna renkli boncuklar takıyor, oynaması için sırayla ip oynatıyorduk. Yumuşak toplar evin her tarafında pisimizin patilerine hazır bekliyordu. İlk göz ağrımız Akça kızımızın yediği önünde yemediği ardındaydı. Kibirli hanım sadece küçük oğlum çağırdığı zaman yanına gider. Kendisinden sonra gelen hiçbir kediyle arkadaşlık etmedi. O kendisini mağrur tavırlarıyla daima bir numara olarak görmüştür.
Dört yıl önce felçli olarak komşum tarafından getirilen Balım ismini verdiğim kedinin, psikolojisi bozulmuş, kafası balon gibi şişmiş, ciğerleri, bağırsakları iltihap dolmuştu. Kulakları akıyor, nefes alma ve yemek yeme zorluğu çekiyordu. Yedi ay kadar süren bir tedaviden sonra iyileşti. Psikolojisi düzeldi. Tekrar sokağa bırakmaya kıyamadım. Evimizde ara sıra konser veren şarkıcı, bal renginde sarı, kadife tüylü bir kızımız daha olmuştu.
Balım eve geldikten bir yıl kadar sonra alışveriş için dışarı çıkmıştım. Yolda giderken, yavru bir kedi sesi duydum. Eski bir çeşmenin taşına yatmış acıyla miyavlayan sarı beyaz güzeller güzeli Alican’ımı gördüm. Çok minikti. Gözlerimin içine bakarak ısrarla beni çağıran yavrunun yanına gittim. Karnı patlamış ve bağırsakları dışarı çıkmıştı. Sağ kolu da kırılmıştı. Hemen Hayvan hastanesine götürüp ameliyat ettirdim.. Buz gibi soğuk, yaşama şansı oldukça düşük bir halde evimize getirirken göz yaşlarım sel gibi akıyordu. Çok şükür yaşama tutundu. Beni kendisine aşık eden Van- Laperm kırması yakışıklı bu oğlumuz böylelikle ailemize katıldı. Parmak boyu uzunluğunda ipeksi tüylü, kabarık kuyruklu, kehribar gözleriyle romantik bakışlı, son derece zeki olan Alican’ımı yapılan bir güzellik yarışmasına soktum ve birinci geldi. Aşkımdan istifade ederek bana her istediğini yaptırıyor. Bir miyavlatmadığı kaldı mübareğin.
Herkes koşar, zıplar, ben yürüyemem!
İsterseniz hayat aşını verin;
Sayılı nimetler bal olsa yemem!
Ey akıl, nasıl delinmez küfen?
Bir hayvan sever olduğunuz için sizi candan kutluyorum.
Güzel bir yazı.
Kutlar saygılar sunarım.
tebrikler candan saygılarımla
SEVGİYLE KALEMİNE MRHABA DİYEN ŞAİR DOSTUMU KUTLUYORUM SAYGILARIMLA
farkli bir calisma olmus, tebrikler.
Sayın Pakdemir'li,
Sevmeyi öğrenmiş yürek, her şey sevebilir. Sevgi dolu yüreğinize selam olsun. Sevgi ve saygımla
Fiziksel engelim yüzünden evde hayvan besleyemiyorum .
Bir kaç kez bir kuşla yaşamayı denedim olmadı ,
muhabbet kuşları muhabbet edecek insan arıyor
ben bunu bile beceremedim ama en az altı fazlası ise o gün gelenlere bağlı kedilerim var ( sokak kedileri )
onların doğumundan , anne oluşları ve yavrularını
özgürlüğe adım attıklarında nasıl bıraktıklarını gözlemek....
bir kuşun yavrusuna uçuşu öğretene kadar harcadığı çabayı izlemek,
eskiden sokağın başında gördüğümde yolumu değiştirdiğim bir köpeğin başını okşayıp çenesinden tutup gözlerine bakmak....
bunlar olağan üstu duygular ve bu duyguların maneviyatı güçlendirdiğine inanıyorum.....
Paylaşımınıza , ve dünyayı bizimle paylaşan bu canlılara gösterdiğiniz ilgi ve alakaya çok teşekkür ederim....
Güzel ve anlamlı çalışmaya tebrikler.
MÜKEMMEL BİR ÇALIŞMA. KALEMİNİZİ VE DUYARLI YÜREĞİNİZİ KUTLUYORUM MÜCELLA HANIM. SAYGILARIMLA...
.
Hayvan sevgisi bizde de var amma,
sizinki kadar yoğun değil...
Bizim eve kedi giremez mesela...
....girse
diğer ev sakinleri elden gider yâni...
Çünkü ev kuş dolu:)
.
Tebrikler Ablacığım...
.
Saygımla...
.
Ne mutlu Mücella hanım'cığım, siz cenneti dünyada bulmuşsunuz.Güzel gönlünüz dert görmesin.Bu anlamlı yazınızı tam puanım ve sayfamdan bir şiirimle destekliyorum.
TOPOŞ İLE MİNNOŞ
Ören bir sahil beldesiydi Gökova Körfezi’nde,
Ayten Abla emekliydi, yaşardı Milas-Ören’de.
Şirin evi bahçeliydi, yakındı denize.
Çocukları yoktu ama mutluydu,
Çiçekleri ve kedileri koymuştu onların yerine.
Minnoş’ un annesi ölmüştü dün gece.
Süt almaya gidiyordu Ayten Abla üzgünce.
Biberonla besleyecekti yavruyu elinden geldiğince.
Bir yavru köpek çıktı aniden yola,
Annesi arkasından koştu onu kurtarmaya.
Sürücü görmedi, geçti üstünden,
Yavru öldü orada, şaşırdı Ayten Abla.
Anne köpek yalıyordu ölü yavruyu,
Oysa keni bacağı çok fena kanıyordu.
Ayten Abla okşayıp başını etti teselli,
Aldı kucağına yaralı anneyi, eve getirdi.
Bilmiyordu ki bu köpeğin adı ne?
Temizleyip yarasını sardı iyice,
Senin adın Topoş olsun dedi sessizce.
Topoş anladı, artık topal kalacaktı,
Hiç istemese de bu adla anılacaktı.
Çaresiz kabullendi, kıvrıldı bir kenara,
Bir yatak hazırlandı duvarın yanına,
Merhametli ev sahibi doyurdu onu da.
Topoşun memeleri sütle dolmuştu.
Boşa gidiyordu sütler, artık yavrusu yoktu.
Acısını unutup uyumaya çalıştı,
Yüreğinde düğümlenen evlat acısı,
Bastırmıştı acısını kırık bacağın.
Tam uykuya dalacakken memesinde bir dudak,
Emmeye çalışıyordu Minnoş, ufak ufak.
İzin verdi Topoş ona biraz şaşırarak.
Tanrı misafirine elbette bir ikram sunulacak.
Çok üşümüştü Minnoş,annesi yoktu,
Sıcak bir kucak ararken Topoş’ u buldu,
Üstelik ne güzel süt kokuyordu.
Karnı doyunca sarılıp Topoş’ a uyudu.
Uyandığında Topoş , yavruyu yalıyordu,
Gariptir; Tanrı hem alıyor, hem veriyordu.
Naime Özeren
16-Nisan-2007
Bu şiir ile ilgili 64 tane yorum bulunmakta