Gurbet elde garip Yusuf
Gam derdini çeker durur
Ne bir işte ne bir vasıf
Göz yaşını döker durur
Hal bilmez eline bakar
Bölgede gelişen olaylar Türkiye’nin yararına mı yoksa yararına değil mi?
Amerika işkal ettiğinden buyana pastanın büyük bir bölümünü yağmalamıştı.
Arta kalanları da ak babalar silip süpürmüştü, destek olmayan gözle de görülen, kösteklik yapan Amerika, kuzey Irak’ta Türkiye ile Kürt aşiretlerini karşı karşıya getirmektir.
Yani oyun oynamaktadır. Kendisin eğittiği, Peşmergeler ile Türk ordusu arasında bir güç denemesi yaptıracaktır. Bu Türkiye’nin hem maddi hem manevi zarara uğraması demektir.
Karlı çıkacak olan Türkiye’nin müftefiği Amerika’ dır.Silahlarının denemesini yapacaktır. Etkisinin olup olmadığını görecektir, Bizim vekillerde seçim telaşındalar, Amerikan vatandaşı olan başbakan, birde bayan başbakanımız vardı hatırlarsanız ki
ne yemin etmişlerdi Amerikan vatandaşı olmak için kısa hatırlatma yapalım.
Mustafa Kemal Paşa'nın Samsun'a çıkışına kadar ve ondan sonra ölümüne kadar bu ülkemizi bölmek, parçalamak isteyen yabancı devletler, o zaman elde edememişlerdi kendilerinde olmayan laik, demokratik özgürlüğü... Mustafa Kemal Paşa, Türk ulusuna, halkına etnik kökenlere yaramıştı. Yabancı devletler bunu alarak kendi ülkelerinde uygularken, hayata geçirirken, bizim ülkemizde Atatürk’ün ölümünden sonra uygulanmamıştır. Din tarikatları, mollaları ağırlıklarını koymuşlardır. Cumhuriyet yasalarını ve devrimlerinde o zaman da tanımamışlardı. Çocuklarına da tanıtmadılar. Halen de tanıtmıyorlar... Laiklikten, kendilerinin tek eşli kadın haklarının olması onları etkilemişti. Bu vesileyle kadına baskı, erkek egemenliğinde bir devlet olmasaydı, diğer Müslüman ülkelerden farklı ama serbest ılımlı İslam devleti hayalleri kurmaktı. Bu Molla'ların tek hedefi buydu. Şeriat kanunu, erkek egemenliğinde kullanmaktı. Kadın çocukların haklarının olmamasını istiyorlardı. Türkiye’nin ilerlememesi için darbeler, kargaşalar, katliamlar uyguladılar. Laikliği yok etmek için kimse laikliği öğrenmesin. Atatürk devrimlerine sahip çıkılmasın. Adına okullarda ve devletin kendi kurumunda bunu yerleştirdiler. Eğitim sisteminde eğitimi yozlaştırdılar. Laiklikten çocuklarımız ne anlıyor? Onlara yeteri kadar laiklik konusunda anlatabildik mi? Hem laik, hem dinci, dini içine alan laiklik uyguladılar. Bizler halen bu çağdışı olan uygulamayı silemiyoruz. Milliyetçi kesime bakarsanız, çoğunun eşlerin hepsi kapalı. Din ve laiklik anlayışını ikili düşüncede yürütüyorlar. Atatürk laiklik anlayışı modernimi değil, bu laiklik molla rejimin anlayış modelidir. Dini korkularla kadın-kölelik yaşantısı başkaldırmasını engellemek, hürriyet özgürlüğünün elinden alınışıdır. Bu yapılan uygulamalar
bizden çalınan laiklik yaşam, Avrupa'dan geri alınarak uygulamak istediğimiz Mustafa Kemal Paşa'nın hayata geçirmek istediği laiklik, işte buydu. Okumuş, öğrenmiş, halkı kandırmış, kendi eksenine bağlamış, yöneticilerin elinde halk birer kukla olmuştur. Seçtiğimiz vekiller, halka en büyük kötülüğü yapmışlardır, yapmaktalar dır.
Onlar kişisel düşüncelerini hayata geçirmekteler dir. Halkın düşüncesini değil...
Gazeteci Yazar Soner Yalçın'ın kaleminden çarpıtıcı örnekleri sunuyorum...
AKP’nin Tesettüre girme Hikayesi değil Türkiye’nin tesettüre girme hikayesi bu...
Kölelik eder patrona
Az da olsa gelir para
Sanki baba ana ona
Yüreğine açar yara
Hepsi benzer bir birine
seni adam diye saydık
taç edipte başa koyduk
saygımızdan boyun eğdik
başın kumda çıkmıyor hiç
boza yaptın sırtımızda
Ben bende değilim
Ben senin baktığın yerdeyim
Güneşi içimde erittim
Ay gibi kömür karası
Kuyruklu yıldız
Garip sazı dertli dertli çalarsa
Gözlerine kanlı yaşlar dolarsa
Keder tutup saçlarını yolarsa
Neyler garip neyler ahde vefayı
Durulmasa o bulanık çayları
Bu sabah hiç olmasın,
Güneş doğmasın istedim.
Duyulmasın istedim
Demir kapıların gıcırtıları.
Adi oyunlar sürüyor
Gerçeği bilen görüyor
Hainler halkı kırıyor
Katil Amerika katil
Ortadoğu da bakarlar
Bülbül sesi karışmış
......sesine
Rüzgarın uğultusu diner
......gökten aşağıya
Bir melek sesi iner
KIRBAÇLAMAK DÜNYAYI
İlk bakışta Yusuf Ter’in öyküsü bildik bir serüveni anlatıyor gibi; ücralardaki “bizim köy”lerden birinde doğmuş Ter, yoksulluk ailesiyle birlikte onu yaban ellere savurmuş, hasret, baskı, yoksulluk, çileler üstüne çile O’nu Düş ülkesinin ezgilerine vurmuş, oradan da duygul ...
DOST YUSUF
“Güzel insan Yusuf Ter’e”
Yıllardır hep doğru yazdığım için
Nedendir hep beni suçlarlar Yusuf
Düzenin hilesin sezdiğim için
İdama bizlerden başlarlar Yusuf
Şöyle düşünürüm olan çok acı
Tilkiye vermişler krallık tacı
Bu düzende meyve veren ağacı
DOSTUM YUSUF TER
1970 de Kozanlı’ nın, İmranlı Köyünde Dünyaya gelen Yusuf Ter, küçük yaşta babasının işi gereği İsviçre’nin Basel kentine gider. Bu göç esnasında eğitimini de İlkokul dördüncü sınıfta bırakır bir daha okula devam etmez. Fakat, İlkokulu bile bitiremeyen Yusuf Ter, boş durmaz, ...