"birileri var,
birileri yok,
birileri az,
birileri çok,
kimler var,
kimler yok,
"çocuklara şiirler yazamadım bağışlayın,
hep büyük kaldım, kendi küçüklüğüme,
büyütüyorum kendimi, kendi küçüklüğümde,
saçlarım döküldükçe anlıyorum,
saçlarının burnumdaki gürlüğünü,
al ses tellerini kulaklarımdan,
ıslak baldırında ki, ince çığlığın üşümesin diye,
örttüm dudaklarımı çaresiz çıplaklığına,
gömleğini çıkart, eteğini, çoraplarınıda,
gözlerini çıkart sonra, saçlarını, dudaklarınıda,
geriye neyin kaldıysa onlarıda çıkart,
bedenini de soyunup uzan yanıma,
saçların hep vardı; beline kırmızı kurdele dolamış saçların,
evinin kapısından çıkarken beyaz gelinliği ile gülüşün, saçların hep vardı,
saçların hep vardı; gök kuşağı tacının şarkısında, bir kemandı tokası,
bunca fırtına neden sanıyorsun, bütün rüzgarlarda saçlarına dokunma kavgası,
şimdi, sallantısız küpe takan kulağının susmasın da bütün duymalar,
seslerin kursağında adın birikmiş, dokunsalar adına ağlayacaklar,
dönme dolap başım dönüyor,
ve yüksekten çok korkuyorum,
taze papatyalar yeşertiyor her mayıs hafızam,
kendimi hep o o sokakta buluyorum,
dönme dolap başım dönüyor,
ve yüksekten çok korkuyorum,
bana doğru koşarak gelen bir rüzgarın, kollarını bırakıyorum bütün gölgemi,
aklımı hırpalayan tüm bu esintilerin ardı, ıslak, gülen bir yağmur yükünde,
sükutsel sesler tümcesi, cümlelerin üstsüzlüğü, ifade fakir hanemde,
koşarak uzaklaşmıştım, düşerek dönüyorum kendime,
özümden eksiltip, kendimi harcatarak kazandırdığım tecrübeler,
kim bilir, şimdi hangi çirkin yüzün gözünde gülümseme.
başını bilmeden sonunu yazdığım çoğu hikayenin sonu yazdığım sonla aynı,
bu gün pazar, ve yazar günü hep haftanın sonu,
yumurtanın kabuğu soyulduktan sonra ki çıplaklığında vitamin,
dışlanmışlığın iç göçünde, arınmış, ayıklanmış bir hiçlik örtüsü,
gölgeyle, üryan ve ıslak temaslar, akılla gizlice sevişme dürtüsü,
yazılmamış söylememiş bir söz var yaşanmamışlığın öyküsü,
Beni aramışsın dün gece
Bir okyanus kıyısın da görmüşler kirpiklerini
Almış başını, bir berduş, bir serseri gibi
tüm ayaklarını dolaşmış sokaklar
Bir ağacın saçların dan sarkan,
küçük, kırık bir ışığım oysa ki gece de ben
annesi sen ol isterdim, babası ben olan bir çocuğun,
adını bir çiçekten alıp, ona verseydik, papatya deseydik,
baban, seni sarı papatyam diye severmiş ya hep,
bu yüzden, sevgilisi papatya olan çocuğum hep ben,
biraz nisan, ama çok fazla mayıs öptüm, yokluğunda,
senin hiç gelmediğin, hep terk ettiğin baharlarda,
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!