NAZLI CAN
kaderin taksiminde yûsuf’a düşen hicran;
sen’den gelen bergüzar sayılmaz mı nazlı can?
geceme yalın kılıç dalan serâzat sözler
Serazat güvercin’dim; hedefi sevgi olan,
Kanat çırptığım ufuk ta kâinat kadardı
Bir kahır ki pusatsız fırlayarak pusudan
Dostluk için çırpınan kanatlarımı kırdı,
Umudu emzirmekten yorgun düştü yüreğim,
Kördüğüm özlemlerim kalbimde mahsur kaldı..
Ecel bile kıskanır kendisini canımdan
Visalsiz özlemlerle yanmak revâ’dır bana
Sancı taşar sabaha cefâkar yorganımdan
Sanmam ki senden gayrı bir can devâ’dır bana
Gündüzlerim hafakan, geceler sanki makber
Her akşam uzayan gölgeler durun
Hasret ne çetin dert bilene sorun
En özgür nev’inden çığlık savurun
Koy verin bahtımın yeline beni
Gölgeler el çekin, düşün yakamdan
Gitme gül yüzlüm
Gidersen eğer gönlümü takıp arkana
Ömür boyu özlemine yanmak kalacak bana…
Gitme maralım
garip, yetim ve öksüz gibi bırakarak
Bilir misin; geceler neden ürperirler
endişe’nin kolları sarınca yüreklerini,
ay hangi karanlık yanlarını ışıtmak için
çırpınır durur leylin ağuşunda,
yıldızlar hangi sevdâlara kırparlar gözlerini,
hangi hasret yakıp kavurur güneşi Leyl-i cân
MASKE
yine pusuda ayrılık,
hoyrat bir avcı iştahıyla bakıyor
kanadı kırık, umutlarıma,
can ipi gibi sarılıyorum çaresiz;
düş, hayal arasında düşüyorsun aklıma
özlem tadında,
hüsran burukluğunda hatıralar
ve hasret tadında bir bekleyişti
bırakıp gittiğin;
avuçlarıma…
Çığlık çığlığa koşuyorum
Vadilerinde içimin
Sessiz ve derinden,
Hicran tabloları yansıyor
Aynaya her bakışımda gözlerimden,
Dalıyorum hayal ırmaklarına
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!