Sabahı olmayan
geceler sakladım sana
hadi gel,
ölümün tetikçisi olmadan hasretin…
hadi gel,
varsın unutulsun,
Avuçlarımda bir demet kokun kalmış
Menekşe taktığım saçlarının kokusu
Koklayınca efkar basar,
Hasretinden yanar ellerim…
Sen diye kokladığım,
Bir güney rüzgarını ardıma takıp
kar olmak vardı,
zirvesinde Torosların
ahh diyecekti sevdiceğim, ahh
şu karın güzelliğine bak,
nasıl da saf,
bugün yalnızlık var ahraz gecelerde
gül kokulu sesin,
ay düşmüş masamdan uzak mı uzak
birinci dereceden yediveren yalnızlıklarım
‘burda’ diye haykırıyor her bir köşeden
Bugün Bir Eylül
Dünya Barış Günü
Umudu yitirmemek adına hep sakladık
Barışın doğarken öldürüldüğünü…
***
bilmezsiniz
saçlarıma düşen yağmur,
ateş topudur
üşüyen yüreğime
birinci dereceden
ayrılık olur
Ayağımıza dolaştırdık hayatı
Dilimizden düşmeyen öyküydü aşk
Yoğurup durduk düşler ülkesinde
Ne yaşadık, ne yaşattırdık kimseye
Kıvama gelmesini bekledik yıllarca
Hamurunu toprağımızla karamadık
hüzün durağında inecek var kaptan
aylardan eylül biliyorsun
selam vermeden geçemem
ben eylülü severmişim öyle mi
peki eylülün beni sevmesine ne demeli
tekerine çomak sokarsan hayatın
bir çırpıda söylenen iki heceyi
yani geceyi,
zordur bitirmek…
saydığın koyunlar sürü olur
Sen uykudasın,
gece uykuda
gecelerin hakimi baykuş
karşı ağaçta pusuda
bir de yalnızlığım
içimde bir yerlerde beni arıyor
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!