Bu sefer gerçekten yoruldum,
Gitmek istiyorum bu diyardan,
Kalbim ağır, ruhum buruk,
Düşlerim şimdi sessiz, yorgun.
Başaramadım galiba, ya da basiretsizim,
İçerden çıkacak birazdan adam
Yılların tortusu çökmüş yüzüne
Alnını güneşe serecek adam
Uykusuz ranzalar suskun voltalar
Geride kalacak ve ah hüzünle
Bir gül gibi savrulup gülecek adam
Devamını Oku
Yılların tortusu çökmüş yüzüne
Alnını güneşe serecek adam
Uykusuz ranzalar suskun voltalar
Geride kalacak ve ah hüzünle
Bir gül gibi savrulup gülecek adam
Gitmek istiyorum bu diyardan” diye başlayan bir şiir, aslında kalmanın ne kadar zorlaştığını değil, ne kadar çok kalınmaya çalışıldığını fısıldar satır aralarında. Kalbinde ağırlık, ruhunda burukluk varsa, bu dünyaya duyulan hassasiyetin izidir belki de.
“Bir adım ileri, iki geri düştüm”
diyen bir ses, hâlâ adım atıyor demektir. Geride kalmakla ilerleyememek aynı şey değildir; çünkü hareket hâlâ vardır ve bu bir çaresizlik değil, mücadele biçimidir.
“Cebimdeki boşluk, yüreğimde hüzün”
diyorsa bir kalp, değerleri parayla ölçmeyen, derinliğe dokunan bir yürek var demektir. O boşluk, maddi eksiklikten çok, anlam arayışının yankısıdır. Ve “Dünya dönüyor, ben ise durdum” cümlesi… Bu, herkesin hızlıca geçtiği sokaklarda kendi içini dinlemeyi seçenlerin cümlesidir. Kimi zaman durmak, geride kalmak değil; kendine yaklaşmaktır.
Şiirin her satırı bir terapi seansı gibi… Çünkü yazmak, hem kaybolduğunu zannedenin hem de yeniden başlayanın ortak dilidir. Belki de şiirin kendisi, zaten bir “yarın”dır.
Saygı ve selamlarımla… ve evet, “güneş her gün doğar.”
Bu şiir ile ilgili 1 tane yorum bulunmakta