Bir kuştu ellerimde zaman,
Kanat çırptı, tutamadım.
Ne bir söz bırakabildim ona,
Ne de bir vedaya sığdırabildim.
Rüzgâr esti, savurdu hayali,
Çocukluk bir düş gibi kayboldu.
Gözlerimde eski gülüşler,
Ama sesi çoktan unutuldu.
Günler dizildi ardı sıra,
Birbirine benzeyen yüzler gibi.
Ne kadar yürüdüm, ne kadar durdum,
Bilemedim aynalarda kendimi.
Kim bilir, hangi yol ayrımında,
Hangi durakta kaldı gençliğim?
Bir fotoğrafın solgun kenarında,
Beni bekler mi eski benliğim?
Özlediğim her şey uzak şimdi,
Gözlerimde puslu bir iz gibi.
Dokunsam kaybolur anılar,
Düşer avuçlarımdan sessizce.
Zaman yürür, dönmez geriye,
Ne bir ses bırakır, ne bir koku.
Biz onun izini sürerken,
O bizden hep bir adım önde.
Anladım ki dünya bir gölge,
Işık vurdukça uzar, silinir.
Ne kadar koşsan, ne kadar tutsan,
Ellerde kalan hep boş bir nefes.
Bir defterin kenarında ismim,
Solmuş bir mürekkep gibi duruyor.
Kim bilir, kaç geceye karıştı,
Kim bilir, hangi düşte unutuldu?
Ve şimdi neyi özlediğimi bile bilmeden,
Bir akşamın eşiğinde oturuyorum.
Zaman yürüyor, ben susuyorum,
Giden gidiyor, kalan bakakalıyor.
Belki de en güzel dua şudur:
Zaman bizi unutmadan hatırlamak.
Bir iz bırakmak yüreklere,
Ve bir tebessümle anılmak…
Rüstem Badıllı 3
Kayıt Tarihi : 26.3.2025 05:37:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Ne mutlu, bu çok değerli nimeti, yaratılış gayesine muvafık bir tarzda değerlendirip, ahiret yurdundaki baki cennetlere ve onlarda bulunan sonsuz nimetlere istihkak kesbeden bahtiyar kullara.
TÜM YORUMLAR (1)