Boyaları dökülmüş
Kalın kalın gıcırdayan
Paslı kapıdan girince
Gülerdi mutsuz ruhu
Kendisi gibiydi çünkü
Yurdun
250 mevcutlu nüfusu
Ziftli elleriyle
Yemeğe çalıştı Yılmaz
Bol taşlı bulgur pilavını
Çocukluğu umutlara gebe
Sevgiyi tanımamış yüreği
Sıcacık bir elin
Okşayışına hasret
18’inden sonra
Paslı kapının ardında
Belirsizliklerle dolu
Geleceği
Düş bile görmemiş
Geceleri
Bir bulsaydı kardeşini
Belki yaşatabilirdi
İçinde sıcacık sevgiyi
Dört yaşındaki Ali
Altını ıslatırdı her gece
Ve sopa kırılırdı belinde
Karanlığa aldırmaz
Koşardı Müdür Babaya
Elinde bir kartpostal
Avazı çıktığı kadar bağırır
Salya sümük ağlayarak
Annem nerede!
Annem nerede!
Gelecek derdi Müdür baba
Çok yakında gelecek annen
Dört yaşındaki Ali
Bilemezdi
Anlayamazdı
Anlatılamazdı
Annesinin
Neden geneleve düştüğü
Umutları
Bekleyişlerde saklı
Geleceği kapkaranlık
Anneciğinin resmini
Bastırırdı koynuna
Sımsıkı
Sıska parmakları
Gözünün yaşları
Islatırdı yastığını
Düşlerinde
Annesinin öpücükleri
Isıtırdı küçücük
Üşümüş
Etsiz yanaklarını.
www.haticebediroglu.net
-Aşkı Bulan Şiirler- Gündüz Kitabevi Aralık 2005
Hatice BediroğluKayıt Tarihi : 11.11.2005 00:10:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.

Duygularınıza emeğinize sağlık, tebrikler. Baki selamlar.
yıldırım öğretmen
sevgimle CAN.
Suna Doğanay
TÜM YORUMLAR (24)