Pencere önü çiçeği gibi büyütüyorum seni
Güneşli havalara gülümsüyorsun
Yağmurlarla ağlayan
En çokta geceleri seviyoruz
Uçsuz bucaksız yıldız yolculuklarıyla
Her gece bir yıldız düşüyoruz içimizden
..
Işığın sönmüyor geceler boyu
Bakışın bağrımı yakıyor Yıldız
Bilmem nerelisin kimlerin soyu
Gönlüm sana doğru akıyor Yıldız
Yüzünde benlerin hem çifte, çifte
Kalbinde kimseye besleme öfke
..
Yine bir yıldız bir ay
Sevmek için çok mu geç
Yoksa ölümmü erken
Yine bir yıldız bir ay
Sevmek o kadar tehlikelimi ki
Yoksa ayrılmak mı çok zor
Yine bir yıldız bir ay
..
HER YILDIZ BİR GÜNEŞTİR
Dünyanın döndüğünü hiç görmedim; ama biliyorum ki dönüyor. Gözlerini hiç görmedim; ama biliyorum ki, her gece gökyüzünde bir yıldız gibi parlıyor.
Amaç, bir sevda uğruna ölmek değil; sevdaları yaşatabilmektir. Bir mavi gökyüzünde... Sonsuz... Ve bir bulutun seyrinde… Akşam güneşi battığında... Bir güneş batmış, akşam olmuşsa üstümüze çöken karanlık değildir. Binlerce, milyonlarca ve daha çok, hep daha çok güneş doğmuştur. Geceleyin gökyüzünde her yıldız bir güneştir. Biz, karanlık bildiğimiz gecelerde sonsuz sayıdaki yıldızların ışığı ile aydınlanabiliriz.
İki ayrı kimyadan gemi yapabiliriz, ateş denizinde yüzmek için. Ya mumdan ya da ışıktan. Birincisini unuttum. Işıktan gemi yapabilmek için ışık toplamalıyız. Güneşi tutmalıyız çıplak ellerimizle. Bir güzeli saçlarından tutsak, güzeli tutmuş olmaz mıyız? Güneşi tutmak da böyle bir şey olsa gerekir. Güneş, bize gelmese biz güneşe gidemez miyiz? Güneşin ışığı bize geldiğine göre bizim ışığımız da O’na gidemez mi?
..
Merhaba gece,
Neleri saklıyorsun göğsünde? Nice yürekler umutla bekler sabahı, nice dualı eller kalkar gökyüzüne ve nice umutlar yere serilir gecelerde.
Şimdi bir ıssız sokakta bir adam yalpalayarak yürüyor, çöküyor deniz kenarına…O her zaman oturduğu taşın üzerine bakıyor…Dalıyor derin düşüncelere ve bir taş atıyor sol elini sevdiğinin elinde hissederek. Yüzüne sıçrayan damlalar, gözünden akanlara karışırken derin bir ah yayılır gecenin sessizliğine… Bir türlü anlam veremediği o yüreği anar özlemle ve dalıp gider…
Gecenin o saatinde sadece kendinin uyanık olduğunu sanan binlerce yürek gibi o da gömer uykuyu gecenin siyahına ve başını kaldırıp gökteki yıldızından medet umar. Sen, der…Görürsün onun şu an neler yaptığını…Ben iyi geceler diledim onun için, duydu mu ki? Yıldız, göz kırpar çaresizce… Ben, der… Güneşi görünce saklanan bir garibim…Sen yıldız ol ona ki hep ol yüreğinde.
20.10.2009
..
Her taraf kan ve barut kokuyor
Hasretin şu bağrımı yakıyor
Bak Mehmet'in yerlere düşmüş.
Ay'la yıldız kanımıza düşüyor
Bayrak olup sana salsam kanımı
Verdin bana Vatan için canımı
..
Çalışan bir insan görsem imreniyorum
İşi var gücü var
Neden emekli oldum
Böyle erkenden.
Emekli olmuyor güneş ay yıldız...
Güneş gibi ay gibi yıldız gibi olmak güzel.
..
Baktıkça daldığım,baktıkça yandığım
Aşkımı defalarca anlattığım
Her defasında deli gibi ağladığım
Beni benden alan yıldız gözlerim
Her pırıltısında bin yıldız parlar
Sanki bütün çocuklar orada oynarlar
..
Elifim suya yazmak gibi yağmur yağmak gibi elifim
Sen bilemesin sevdigim yağmurları severim ben bitanem
En çokta yaz yağmurlarında ıslanmayı hani ahmak ıslatan Derler ya elifim ahmak saymam hiç kendimi elifim atarım Kendimi yağmurun koynuna sevdigim bendenim ıslanır elifim Ruhum yıkanır doyasıya elifim yağmurla gelsen diyorum ya Elifim yıldız yıldız yağsan saclarıma nefes olsan toprağıma Elifim kokuna hasret bu yüreğim elifim kokonu çeksem nefes Olsan dolsan içime elifim güneşim olsan doğsan gözlerime Bayram çocuğu olsam sevinçle baksam gözlerine elifim Sevgiyi yakalasam gözlerinde biliyorum elifim gelmıyeçeksin Bitanem gelmıyeçeksin elifim oysa oysa ben kaç kez geldim Sana elifim yağmur bulutlarıyla gönül kapına elifim ama Yağmadim yağmadim elifim bildim içime akıttım Damlalarımı Elifim yağmurla gelsen diyorum ya elifim Biliyorum Gelmeyeceğini elifim yazıyorum yinede bitanem Çocukken Son bahar yağmurunda camın buğusuna yazı Yazardım elifim
Anam kızardı bitanem anam kızardı kırlenır diye elifim ben Aldırmaz yazar silerdim sevdigim sana yazmak suya yazmak Gibi elifim şimdi anam görse yine kızar elifim yine kızar Bitanem ama bu defa farklı kızar elifim bu sana yazmalarıma Bitanem dedim ya elifim suya yazı yazmak gibi kötü bir Alışkanlığım var benim elifim sende kızıyorumusun elifim Anam gibi bitanem bilmiyorum bak hala yazıyorum elifim Yüreğimde bir çocuk bitanem demekki hala büyümemişim Elifim büyümemişim bitanem büyümemişim
..
Yoruldum
Yoruldum kör arkadaşlıkları taşımaktan
Odun taşımaktan ağır
Hayatım yorma ustası
Yoruldum genç yaşımda
..
Bu gece de uzun ve sen yoksun.
Tek hatıran: Üç küçük yıldız
Mevsim kış biliyorsun
Gökyüzü benden de ıssız.
Ne senin parlaklığın var havada
Ne de sana dair bir parça
..
Gökler kadar karanlıktı o gece,
Kuşlar yuvalarında güneşi bekliyordu.
O eski hala çözülemeyen bilmece,
Sessizce güneş nerde diye sordu.
Karanlık gökler haykırdı şurada diye,
Bilmece gece dedi sessizce, gece!
..
Sehrin anahtari
kalbimin anahtari
ingiliz anahtari
tornavida bile yildiz oldu
ah anam ah
birtek biz olamadik yıldız...
..
Sen mavi güneştin gönlüme vuran,
İçimde bahara neşeler saçan.
Şimdi bir yıldızsın göklerden kayan,
Karanlık göklerde kaybolan yıldız.
Uzansam tutamaz olmuştum seni,
Sen mavi güneştin yakmıştın beni.
..
Sana gözüm gibi bakarken, şimdi gözyaşlarımla düşüp, yürek mazgallarına akan bir ıslak ayrılık şarkısısın. Islak ve nemlisin, yalnızlığımın yollarında. Üzerime yapışan sisli bir havasın. Tüm boşluklarımı doldururken bir zamanlar; şimdi kollarımın boşluğunda, esen sert bir rüzgarsın. Üşüyüşümsün, yalnızlığımda. Terk edişin, bana gölgede soğukluğunu bırakırken, bakışlarımın donduğu yerdesin. Nabzımın tükendiği, soluğumun bittiği bir dünyadasın. Sana ömrümü adadığım anların ardından bana buz sarkıtları gibi parmaklar bırakırken, sen başka kollardaki saatlerin mutlulukla çaldığı vakitlerdesin. Beni terk ettiğin anlarda, arkanda bir gölge gibiyken, bulutlar bile güneşimi senin kadar karanlığa mahkum etmemiştir. Kimse sana benim kadar şiirler yazmamışken ve senin için şairliğe soyunmuşken, sopsoğuk bir sözcüğüm artık, her mısrayı yazarken ki titreyişimde. Bir belayım artık halk otobüsünde, dikiz aynalarından kıpkırmızı gözlerle seninle oturduğumuz koltuklara bakarken. Bir serseriyim, adın bir adres bildirmezken bu şehirde. Bana yüreğinin kapaklarını kapadığından beri bir acıyım, kapı arasına sıkışan. Yüreğimin bütün kumaşları sökük. Duygularım çığ altında, üşüyüşümsün, yalnızlığımda. Ayrılık yakama yapışan, ayazdır, boradır, tipidir ve kardır. Hala içim sıcaksa, hala donmamışsam, yüreğimde bir kar çiçeği gibi oluşundandır. Hala ölmemişsem, seni unutmadığımdandır. Yokluğun sersefil bir yoksulluktur. Sokağa çıksam şu saat, şu dakika, yine seni dilenirim. İflas etmiş yüreğimin, tüm duygularını haczetsinler de, sadece seni sevmelerime dokunmasınlar. Yüreğimin tek sigortası sana duyduğum aşktır. O aşkı senin gitmelerin bile söndüremezken, tüm dünyanın şartelleri atsa bile yine aşkım sönmez. Yüreğimde kıyametler kopsa bile, gönlümde senin için kurduğum saray asla yıkılmaz. Ey sevgili, sen bir kadına yakışır şekilde saçını hiç örmesen de, ben zülüften kuyruklarına bir yıldız gibi takılmışımdır. Saçların gecem, ben ise kuyruklu yıldız olmuşumdur bir kere. Artık rüyalarım saçların kadar uzundur. Yattığım yer, çimenlerle dolmuştur. Saçların, duygu dünyamda uzayan boy boy çimen olmuştur. Bir orman gibiyken, şimdi titreyen bir dala dönüşsem de, senin sıcaklığınla domur domur çiçekler üzerimde açmaya devam etmiştir. Denizin en karanlık sularından çekilen kapkara su gibi tüm dünyamı dalgalara, derinliklere ve petrol mavisine çevirmişsindir. Tüm yanlarımda sen varsın. Sağımı, solumu, önümü, arkamı sobelerken, aslında saklandığın yer kalbimin içi olduğunu bilmemişsin. Seni sevdiğimi anlamamanın sebebi, yüreğimden duygularımı çalarken, parmak izlerinin bende kaldığını bilememendir. Buna rağmen seni mahkum etmemişimdir, bensizliğe. Sen ise benden kaçıp giderken, ten elbisenin yüreğimin tellerine takıldığını görmemişsin. Bu yüzden benden kaçıp giderken, asıl senin yaralandığını anlamadığından, yüreğimin kanadığını sanmışsın.
..
Şairimiz hergün satır başıyım derken içinin dolu olduğunu okuyucusuna hissettirmiş diye düşünüyorum..
Her gün satır başı olmak beyaz bir sayfa açarak istikrarlı yeni bir güne başlamak ne güzeldir…bir önceki sayfayı kapattıktan sonra başımızı yine kendi omzumuza yaslayarak günümüzün bize yansıyan olumsuzluklarından kendimizi arındırmak ve daha dikkatli adım atmak adına kendimize söz vermek,sanırım insanın kendisine söz vermesi ayrıcalıktır ve mesuliyeti biraz daha ağırdır..çünkü kendimize olan saygımız …bu çok mühimdir,insanın kendisine saygısını yitirmesi ruhunda derin fırtınalar yaratır,fırtına çevremize de yansır ve tahribat yapar sonucu sevgisizliktir.
Kısa bir süre sonra 2013 tarihiyle tanışacağız yepyeni bir tarih ve bizlere armağan, güzel kullanmak bizim elimizde,olumsuzlukları yaratan bizleriz ve insanın kendisine yaptığı kötülüğü hiç kimse yapamaz biz izin vermediğimiz sürece…
Umarım üçyüzaltmışbeş gün bizi hiç bırakmayan 2012 yılına tebessümle güle güle deriz,ben tebessümle güle güle diyeceğim,2013 yılına hoş geldin derken inşallah hoş gelir bizlere bizler de hoş bulur hoşluklar bırakırız.
2013 yılının ismi SEVGİ,DAYANIŞMA,BARIŞ olsun…ve bizlere,tüm dünyaya mutluluk saçsın, takvimimizin yaprağı her gün yıldız yıldız parlasın yüreklerimizde...
..
Bir yıldız kayarken gökten,
Sevdiğimi söylesem sana yürekten.
Sen de söylesen bana sevdiğini içten,
Gökten bir yıldız kayarken.
..
Şöyle bir baktım gökyüzüne, ayla yıldız ne güzel yakışmış,
Rengini şehit kanından alan bayrağım nazlı dalgalanırmış,
İstanbul'un Surlarında daha nice Ulubatlı Hasanlar varmış,
Şöyle bir baktım gökyüzüne, ayla yıldız ne güzel yakışmış,
Rengini şehit kanından alan bayrağım nazlı dalgalanırmış...
..
Yar senin elinde ölmek istedi
Karanlık altında,parlayan yıldız
Umudu tükendi,toprak pes dedi
Sevenin özünden,kaymaz o yıldız
Bahattin Tonbul
18.5.2012
..
Bana geniş evlerden bahsetme. Yüreğin geniş mi onu söyle. Ben coşkulu bir adamım. Yatağın sularımı taşırmadan akıtır mı? Dünyanın tüm ülkelerinde yaşayan insanlardan bana ne? Benim sınırlarımı sen çizebilir misin onu söyle? Durup durup güzel şehirlerden dem vurma. Ben bir sokak çocuğuyum, beni köşe başlarında gülerek karşılayabilir misin, yoksa ilk kavşakta taksiye binip kaçar mısın? Bana PKK' nın dağ kadrosundan söz etme. Sen de bana gül görünür müsün, diken gibi beni üzer misin onu de. Eline silah almana ne gerek var. Terör her yerde, gözlerinde, ellerinde ve sözlerinde... Yüreğimde bir bomba gibi patlar mısın? Sen gözlerimdeki çocuk bakışını, yüreğimdeki kadın sevgisini, aklımdaki bayrak sevgisini yok eder misin? Sen de kan dökerek yüreğimi ayrılığa ve hüzne böler misin onu söyle. Bana beyninin içindekileri tek tek dök. Aklının ve zekanın terleri sevgimiz için verelicek emek için yeterli mi onu göster. Bana düşünce dünyanda nefret kusan dudaklarını uzat. Öpeyim geçsin tüm bilinçaltına attığın yaraların. Beni mutlu edebilir misin söyle. Ben sana ne kürkler almak isterim, ne mücevherler boynuna takmak isterim. Ben seni her gece her gece soymak isterim. Söyle yıldızlardan daha güzel misin? Bunu utanmadan söyle ki soyunduğunda tüm ışıklar kapalı olsun. Karanlıkta göz kırpan afişte bir yıldız gibi dolabilir misin gecelerime. Seni öpe öpe kırmızı bir güle benzetebilir miyin onu söyle. Boynunda öpücükten bir gül, yanaklarında öpücükten kıpkırmızı bir lale, dudaklarında bir karanfil kondurabilir miyim? Peşinde bir pervane gibi dolanır mıyım onu de. Yoksa sonsuza kadar sus. Suskun kelimeler gibi yüreğimin lügatinde öl. Yüryüzünden kaybolup gitmiş diller ve milletler gibi yanımdan kaybol git. Bana bir iki şiire mahkum kısır duygular içinde boğuşan ülkeler gibi bir yaşam sunacaksan eğer, bana krallıklar sunma. Ben bir çoban olmak isterim koyunlarına piyano ve keman çalan. Sen şehrinde kaval çalmaya ve zil zurna gibi sarhoş olmaya devam et. Bari koyunları kurtlardan korurken, karanlıkta göz kırpan afişte bir yıldız gibi dolabilir misin gecelerime onu söyle.
..