Aşkı sordu, tanımayı da, tanışmayı sanılır ki yordu
Kısa bir sohbetin hatırı, yılbaşı anısı bu, susulur mu?
“Bir çok gidenin her biri memnun ki yerinden
Nice seneler geçti dönen yok seferinden” (Y.K.Beyatli)
“Sefer yolculuk değil sadece, bir askeri harekat
..
her gün yılbaşı olsaydı keşke
her gün bir yıl kadar uzun
bir yıl kadar dertli
bir yıl kadar güzel
bir yıl kadar sevinçli
bir yıl kadar artı eksi
bir yıl kadar sarhoş
..
HAYALLERDEN GERÇEĞE AZMİMİN ZAFERİ 5 - Bölüm
Saygıdeğer gönül dostlarım: Her Türk evladı gibi bende vatan, bayrak aşkıyla milletime hizmet edebilmek için çaba sarf ediyordum. İş yerimden izin alarak askerlik yoklamamı yaptırdım. Patronum ve ailesi beni çok sevmişti. Hatta kızları da sempati ile yaklaşıyorlardı. Benim nişanlı olduğumu bilseler de büyük kız ilgi duymaya başlamıştı. Ben sevdiğime ve ekmeğini yediğim yere nankörlük edemezdim. Hayalimde hep örnek insan olma düşüncesi vardı.
Uzun süre nişanlı kalmamın sebebi de bana eş olacak birinin sevgiyle yaklaşmasıydı. Nihayet beklediğim mektubu almıştım. Nişanlımdan sevgiden, yuva kurmaktan söz eden cümleleri defalarca okudum. Düğün tarihi belliydi benim köye dönmemi bekliyorlardı. Beraber kaldığımız arkadaşlarla sırrımızı paylaşıyorduk. Düğün için biriktirdiğim paraları yatağımın içinde sakladım. Gideceğime yakın maalesef tuvalet penceresinden eve hırsız girmiş çalmış.
Akşam eve geldiğimizde fark ettik. Arkadaşlarım bizimde sigaralarımızı çalmışlar dediler ama ben onlara inanmadım. Çünkü ben ağlarken onlar alay edip gülüşüyorlardı. Onlardan ne kadar çok kuşkulan sam da gözümle ben görmeyince suçlayamazdım. Sigara içmiyordum, kötü alışkanlıklarım yoktu.
..
Selamünaleyküm can, beş Ocak Çarşamba,*
İki bin on bir sene, yeni yıl Merhaba.*
**
Eskidik bir yıl daha, gözümden yaş düşer,*
Yıkılır ömür evi, özümden taş düşer.*
**
Sevinme be birader, menzile yol yakın,*
..
MUHASEBE
Bu kadar yaprakları nasıl da kopartmışım,
Rüya gibi gözümü açmışım,kapatmışım.
..
Selamünaleyküm dost, yıl iki bin on bir,
Yirmi altı Kasım Cumartesi, hoş tabir.
Nur Cumanın ertesi, Hem hicri yılbaşı,
Muharrem mübarek ay, Gül aşure aşı.
Tebrik eyleriz gülüm, Hak bereket versin,
..
Arkandan kalkan trenin sireninde
Siren’ler vücut bulur,mitolojide:
Hep bir ağızdan başlarlar
Ve sonunda aptal gemicileri
Kayalara bindirtirler.
Güzel sesleriyle gemicileri büyülerler,
..
Dolaşıyorum bir yılbaşı akşamı,
Yine serseri geziyorum sokakta,
Dinliyorum ben kalbimdeki yaramı,
Senle buluştuk bir Aralık akşamı.
Ne geceydi o anlatamam bir bilsen,
Ağlamış olan gözlerimi hep silsen,
..
Yeni yılınızı kutlar mutlu yıllar dilerim.
www.gaffarli.tr.gg
Yeni yılda gaffarlıya rahmet yağsın.
Ekili hurmaları bol bol para eylesin.
Tarlalarındaki ekinlerini domuz yemesin.
..
Herkes güler, oynar neşeli, bense hep hüzünlü.
Oturur masamda düşünürümde bin bir türlü,
Kimi Noel’i kutlar, kimi şarap yudumlar,
Ama Müslüman’ca değil atılan tüm adımlar.
Noel için yok edilirken milli servet.
Ne zaman doğdu bilinmiyor Hazreti Muhammet.
..
Yılarca tek başıma geçti yılbaşı
Ne oğlum var kızım yok yanımda
Karar verdim olacaktım bereber
Olmadı ki şansım yaver gitmiyor
İçeceğim tek başıma yanlızım
Açacağım şarap rakı ne varsa
..
Bu gün 16 Aralık,Kurban bayramına dört gün,yılbaşına ondört gün var.Hadi yılbaşı için bir gün daha ekleyelim.Benim için çok önemli ve çok güzel geçen günlerden biri.Sevinçliyim ve mutluyum.
Bu gün sanalda tanıştığım, Kocaeli’de yaşayan şair arkadaşlarımla Kavaklı sahilinde buluştum,tanıştım.Günler öncesinden heyecanlıydım,ilk kez buluşup tanışacaktık.
Hanımı aldım yanıma,Kavaklı sahilinde bildiğim yerleri anlatarak belirli bir yere geldik.Orada tek başına bir adam yürümekteydi.Yanına yaklaşıp sordum:
-Afedersiniz, buraları bilir misiniz?
-Pek değil ama nereyi arıyorsunuz?
-Tropikal kafeyi
-Bende orayı arıyorum, şurası galiba..
..
Bak yine yaptın yapacağını
Yine bir yılbaşı gecesi yalnız bıraktın
Senin yerine senin için doldurduğum kadehe baktım
Senmişsin gibi onunla konuştum
Sanaymış gibi şerefe dedim
Senmişsin gibi bardağın beline dolanarak dans ettim
En güzel şarkıyı senin yerine onunla söyledim
..
Bir uyku muydun inadına nefes aldığım
Bir kitap mıydın
yoksa bir şiir, adı önceden konulmuş
Bir terlik miydin havaalanlarında
ya da müslüman bir çorap mıydın yılbaşı gecelerinde
Kar yağardı yaşadığımız parmaklara
Savaşlar hep gözlerde biterdi
..
Kirvem kirvem can kirvem,
Gonul bagimda tac kirvem,
Yeni yilin kutlu olsun.
Oniki Imamlar duasi hep
Ustunde yolun acik olsun
Gonlunde Bagdat sehri,
..
Yasak aşktı bizimki, seni elden gizledim.
Adın bende sır kaldı, demedim, diyemedim...
Yüreğimi kavurdun, sızladım için için,
Aşkın ile yanmaktan, caymadım, cayamadım...
Bir kerecik el ele, bir yerde buluşsaydık,
Kimseden çekinmeden, gezip de dolaşsaydık,
..
Yastık tüyleri gibi havada dağılan karların, yere boylu boyunca uzanan tembel, iri, beyaz bir kediye benzeyen uysal şehrin üstüne yumuşak daireler çizerek dökülmesini seyrederken, rüyasında rüya gördüğünü fark eden bir insanın bilinciyle dolaptan çıkardığım hatıralara yeni kıyafetler giydiriyordum. ‘Hatırlama oyununun’ en eğlenceli yanı bu bence. Geçmişi çıplak ve keskin ayrıntılarla hatırlama çabasından yorulan zihin, bir süre sonra kendisini kandırmayı öğrenip hakikati mutluluğun kırılgan dokusuna uygun hale getiriyor. Gölgelerin uzamaya başladığı bir yaz ikindisinde ‘onun’ nasıl baktığını hatırlamaya çalıştığınızda mesela, özel bir bakışı arzularınıza, hayallerinize göre tekrar yaratıyorsunuz. Ya da vaktiyle epey hırpalayan bir konuşmanın hiç üstünde durmadığınız kısacık sessiz bir anını itinayla düşününce, ansızın koynunuzda kanat çırpan serçelerin tedirgin heyecanını işitiveriyorsunuz. Yüzünüz geçmişi gelecekten daha çok önemsediğinizi belli eden güvenli bir tebessümle aydınlanıyor. Birkaç dakika sonra umut vadeden bir geleceği geçmişte eritmenin suçluluk duygusuyla biraz kararıyor tabii...
Altın sırları hafifçe dökülmüş ihtiyar çay fincanımla rahat bir koltuğa uzanıp, koca bir hayatın günahlarını temizleyen meleklerin kar fırtınasını izlerken, yeniden yaratılabilen anıların solgun ipliklerinden kendime yeni bir mazi örmenin hazzını yaşadım ben o gün. Sonra zorunlu dinlenme günleri için dostların hediye ettiği filmlere baktım biraz.
‘Hayatımın en yoğun anı...’
..
Kutlamayacağım yeni bir yılı, bana eskisini verin
geri kafalı, üstü kapalı aşkları getirin
kapanırken kapakları gözümün sevda tüttüğü
büyüttüğü yangınları geceden
pencereden feyz alın
doğsun hilalım
gün yarım
..
Yavaş yavaş alışmaya başladığımız acemi birliğinde hafta sonu çarşı iznine çıkabilmek için adeta saatleri sayardık.
Çarşı izninde yaptığımız telefon görüşmelerimiz ve içtiğimiz
demli çaylar, sivil hayata olan özlemimizi unutmamızı sağlıyordu. Yemin törenine kalan sayılı günler, eğitimlerimizi
yoğunlaştırıyordu. Gündüz yapılan arazi ve spor eğitimlerini,
akşamları yapılan anfideki dersler takip ediyordu.Ders bittiğinde karanlıkta ve koşturarak koğuşa dönerken yol kenarında bulunan 40 cm’lik kanala fark etmeden düşmem
neticesi burkmuş olduğum ayağımı tutarak kendimi zor attığım yatağımdan, gece ayağım şişmiş ve çok ağrılı olarak uyanmıştım. Sabah içtimaya çıkamadan direk revire giderek,
istirahat almak zorunda kalmıştım. Acemi birliğimin 10 günü
..
MİLAT
Sınıfımızın duvarını süslerdi
Milat dan önce, Milat dan sonra
M.Ö
M.S.
Harleri ve çeşitli rakamlar
..