Açılmış kalemimin ömür sayfası,
Yaz,çiz,ağla şimdi,!
Nefestir madeni,mürekkeptir dünyası,
Yaz,çiz,ağla şimdi,!
Zaman andan ibarettir cana,
Can kıyamdadır heran ona,
..
Ey! ...
Muhammed nur içinde yat.
Bana o cenneti
Bu yeryüzünde de yaz.
İlahi adaletlerinin olduğunda
Uyanayım.
Bana bir sevda yaz.
..
Açılmış kalemimin ömür sayfası,
Yaz,çiz,ağla şimdi,!
Nefestir madeni,mürekkeptir dünyası,
Yaz,çiz,ağla şimdi,!
Zaman andan ibarettir cana,
Can kıyamdadır heran ona,
..
Bir daha temmuzu yarasıyla göndermeli
Yazı selamla omuzlarından
Gidiyor anılara kol kola bir yaz kalabalığı
Bir hafif dokunuşla görüyorum yazı
..
Bir kış gecesinde, yeryüzünün bembeyaz karlarla örtülmesinin ne anlama geldiğini bilir misin? Ya da bir ilk bahar gününde, karıncaların niçin yuvalarından fırladıklarını, kuşlarınsa ağaçlarda cıvıldaştıklarını kavrayabilir misin? Veya bir yaz sabahında bitki örtüsüne düşen çiğ tanesinin değerini algılayabilir misin? Bir son baharda, ikindi vaktinde güneşin neden sararıp guruba erkenden sarktığını, yapraklarınsa solup dallarından koptuklarını çözebilir misin? Çözemeyeceğin gibi, bilemezsin. Algılayamadığın gibi kavrayamazsın. Çünkü o anların hiç birisinde sen yoktun. Ama ben hepsinde vardım. O karlar düşüp zemini kaplarken, ben onu geçmişteki kirlerin üstüne çekilen yeni bir beyaz sayfa görüp, o sayfaya aşkımızın masalını yazıyordum. Gecenin koyu karanlığında, o karlar üzerinde yürüyüp, ayak izlerimin yalnızlığımı ele verdiğinde ben, tutkumuzun geleceğiyle ilgili yerdeki beyazlığa denk ap ak düşler kuruyor ve bir sonraki kışta yanımda belirecek ayak izlerini hayal ediyordum. Aynı şekilde ben, bahar gelince, her bir karınca yuvasının başında duruyor, onların kendi yuvalarını şenlendirmek için nasıl azimle ve sabırla çalıştıklarını, nasıl çırpındıklarını izliyor ve onları izlerken seninle kurmak istediğim yuvayı tasavvur ediyor, o yuvanın tatlı iklimine kendimi bırakıyor ve onu neşeyle, huzurla dolduracağıma sözler veriyordum. Bir kuş cıvıltısını duyunca da hemen koşuyor, onların heyecanlarına ortak oluyor ve kendi sevda türkümüzle onlara eşlik ediyordum. O çiğ tanesine gelince, yaz sıcaklarının kavurduğu bitkilerin, susuzluktan kurumak üzere olduğu bir anda, yüzlerine bir yağmur damlası gibi düşen o küçücük çiğ tanelerinin, simalarından toz toprağı silip onları nasıl tazelediklerini, onlara tekrar nasıl hayat verdiklerini müşahade ediyor ve müşahade ettiğim o dirilişin, seninle ilgili kuruyan hayallerimin, umutlarımın ve beklentilerimin yeniden filizlenmesine usul usul vesile olduğunu hissediyordum. Ama son baharda, güneşin gökyüzü tarafından adeta dürülmesi ve yaprakların bizzat dallarının elleriyle uçuruma terk edilmesine şahit olurken, o misal, sevdamızın beyaz sayfasının senin ellerinle dürüldüğünü, tatlı yuva hayallerimizin senin tarafından dağıtıldığını, umutlarımız ve hayallerimizin dirilmemek üzere senin baltalarınla öldürüldüğünü hatırlıyordum. Onun için, bir daha ne kar, ne de bahar, ne bir güz ne de bir gündüz, ne yaşamak ne de görmek istiyorum…..
..
Kış gelir döker yapraklarını dallar
Bahar gelir yaz gelir yeşillenir renklenir ağaçlar
Bir gerçek var ki hiç silinmez görüntüden
Ne yaz ne kış döndüremez rengini yeşillikten...
..
Şehli al leçeyin tozun axtarır,
Sevgili çiçeyin izin axtarır.
Bir üzü göyçeyin özün axtarır,
Yollara boylanır yaz yağışları.
Kederi özüyle daşıyıb qalıb,
..
Senin geldiğin gibi
Gelip geçti bu yaz
Ardında hep ecel terleri
Bırakıp da gitti bu yaz!
Yollarına mezarımı kazdılar
Ölsün diye beddualar yazdılar
..
Cuma günü iş çıkışı kontak çevirdik.
İçim içime sığmaz, coştuk yine bu yaz.
Nice dağlar, nice tepeler devirdik.
İki günde yedi düvel aştık yine bu yaz.
Bulgar artık Avrupa bayrağı takıyor.
Lakin yol vinyetini karaborsada satıyor.
..
YAZ YAGMURU
Aniden serpiştiren yağmur damlaları,
Can verir bütün ormanlıklarına,
..
dertler üstüste yığılmış
sanki bir bina
bu dünya garipler dünyasıdır
yaz bunları kalemim
amadeyiz dertlere
kalmamış ne sevgi ne itina
bu dünya hayaller dünyasıdır
..
kalın olmasın harflerin
şöyle narin pek ince yaz
dışı çıkmasın örflerin
sağ salim ve tekince yaz
yaraşır olsun şanına
rast gelince boş anına
..
Yaz kalemim yaz
Nem kaldı senden gayrı..
Dök içimin karasını
Belki deli gönül uslanır
..
Bir kör oğlu birde ayvaz
Böyle mi geçecek bu yaz
Biraz burukluk olsa da
Böylede geçecek bu yaz
Soframızda iki kaşık
Aşınmıyor bizim eşik
..
Şu Sivas’a
Gece gündüz üşüyorum
Yaz gelmiyor şu Sivas’a
Mevsimleri bekliyorum
Yaz gelmiyor şu Sivas’a
..
Ümitsizlikleri kovup boğayım,
Rahmet ile hayat bulan doğa'yım.
Yansam, yakılsam da yine doğayım,
Küllerime bahar gelsin, yaz gelsin.
Yeşillikler taarruzda zuladan
Her renk, her ton huruç eder âlâdan.
..
Sen yoksun ya, üşüyorum;
Hava soğuk, beter ayaz.
Gel artık sen, sarıl bana;
Mevsim dönsün, olsun hep yaz.
Habersiz bırakma beni,
Telefon et, mektup ta yaz.
..
Niye gamlanırsın dîvane gönül
Elbet bir gün bu kış gider yaz gelir
Ben dertliyim deyi şikayet etme
Aşıklara böyle cefa az gelir
Elbet bir gün bu kış gider yaz gelir
Güven o Mevlaya kalmazsın naçar
..
Hem edalı hemde nazlı
Al yanaklı çakır gözlü
Selvi boylu güler yüzlü
Yüce Tanrım banada yaz
Gözleri sinemi yaksın
Yanağında güller açsın
..
Serhat karsım gönülden bir arzum var
Sana hasret kalmış bir gül yaz beni
Zalim ağır kış kısa bir yazın var
Sana hasret kalmış bir gül yaz beni
Kalenin burcundan taşların düşmüş
Huzurun bozulmuş neşen kalmamış
..