İkidir toplamlar garibin elinde
Kaldırım taşları sayar
Bakışları yumuk
Bir iki, sonrası tekrar
Bilmiyor ki
Son şanstı
Aşka dair prangalı yolda
İnanca üveyik duruşu
Mıhlanmış sabit düşün
Dönüşünde kolladığı hüzün
Mahaller, mahalleler...
Kaldırımlar, çeşmeler...
Ayak izlerine aşina mermer eşikler...
Meydanları kollayarak büyümüş ulu kuleler...
Üç tuğla kalmış evler...
Görevleri yitmiş surlar, kemerler...
Bir aşk şiiri yazmalı diyorum
Şöyle köşesinden kenarından
Şimşekler çıkaran
Arsız olmalı
Kuralsız
Yorulursun
Gün gelir durursun
Uzun uzun bakarsın silüetine
Sorarsın
Nedir seni karalayan?
Bilemezsin
Ben miyim gören
Zifiri gecelerde alev saçan ateş böceğini
Düş tarlalarına ekiyorum buğday tenini
Filiz ver nimetim
Bir dokun ki buseli
Lanet olsun diye haykırmak alayı geçiyor önümden
Her döndüğümde sonraya
Frenliyorum dörtnala giden düşleri,
Koşuşup savrulan bin türlü heyecanı, coşkuyu, şükredişleri
Sığıştırıyorum hokkasına gözlerimin itinayla
Üşümek gelir bazen
Bahar dargınken
Utanmayın
Gövdeyle sarın
Meyvesi kof bir ilkyazın
Uzansam tutacağım
Çıplak kuru dallar
Yansıması yüzümün ardından
Penceremin tuvali
Yalnızlığımı tohumluyor
Mah gören g/özden
Ören düşse de sözden
Masal dile geçince
Uyku tutmaz bazen...
Israrla takip ediyorum şiirlerini. Siteye şiir eklemediği gün kendi kendime neden eklemediki sinirlendiğim nadir şairlerden biri. Güzel yazıyor.. Alıştıktan sonra tarzına bırakamıyorsunuz... Tebrikler Yasemin Hanım...