Çöreklenmiş bir bela gibi
Geleceğimin umut tortuları.
Her şey hiçbir şey gibi sanki.
Algımın süzgeci
Kevgir olmuş.
Kolay değil elbet
Bir yürek çatışmasına
Kendi kabuğunun içinden
Öylece seyirci kalmak…
Uzanıp “durun” diye haykıramamak…
Beni emanet ettiğin ülkenin gecesi
Hezin hezin ıssızlaşıyor…
Ve
Koyulaşıyor karanlığın rengi.
Sahilin kıyısındaki lamba
Adresi olmayan postacının
Elindeki mektup gibi
Kayboluşum...İşte
Bundandır konduramayışım seni
Yer ve gök arasına.
Müjdeler olsun!
Bir martı sesi mi?
Yoksa kadın çığlığı mı diye?
Bir kadın mızmızlanıyor
O benim sesim.
Bu yüzden ürkme martılardan
Bundan sonra
Yangın almış başını sözün hükmü nedir?
Bağlanmış dillerin dermanı gönüldedir...
Yasemin der ki; sussan da bir susmasan da
Sevdalının zihninde ölmekmiş asıl kabir...
Ben daha kaç kez içim burkularak seveceğim ruhunun yoksulluğunu
Biliyorum ki bu duygu;
Bu duygu
Gürültüye sığınıp tüm sırrını ifşa ederken;
Birden bire herkesin susması gibi...
Böylesine ifadesiz ve böylesine çaresiz.
İmkânlar tükendi sevdiğim
Sana ulaşmak,
Kuru bir iç çekiş,
Ve fersiz bir nefes artık.
Sözlerimle başlamıştım oysa…
Tüm kelimeleri,
Yüzüme bakamayınca yumdun iğrenç gözlerini
Şimdi toslaya toslaya gittiğin o yollar
Yavaş yavaş solduruyor zerreler kadar kalmış kimliğini…
Tanınmaz haldesin,görünmezlik diz boyu
Aç gözlerini acemi insan
Senin dünyanın rengi zaten koyu…
Geçenlerde seni gördüğüme yemin ederim
Kaderi değişsin diye var gücünle
Öpüyordun bir dilberin avuç içlerini
Ve bakışını bulaştırıyordun, her yerine…
Sırf “sen” den ibaret sansın diye kendini…
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!