Biz gölgeye sığınmıştık
Güneşin ve medeniyetinin bahşişi
Koynumuzdaki çiban
Ve alnımızın lekesi.
Bilmiyorduk suya yenildiğini güneşin
------------Ki güneş en büyük yalnızlıktır
İnadına seveceğim seni
ister kasırga çalsın şehri
ister çıyanlar yesin etimi
inadına
ellerim aydınlık sabahlar besleyecek
Bacalarından ömürler tüten
bir yerde yaşıyorum
seyyar satıcıların uğramadığı
Sabaha terli uyanmış sevişmelere
bıçak sallıyorum Bursa işi
De ki özlemin vurmuş beni
gözlerim ellerine yaşarmış
her balık kendi denizi kokar çünkü
her yosun kendi yeşili
anlayabiliyorum seni
ve
Dil gördüm
tükenmiş sözü
Fiyat sormaktan estetik ameliyatlara
Göz gördüm
teslim olmuş zamana
Saç gördüm
Göklerinde barut kokusu
susuz dudak gibi çatlamış toprak
yorgun
klibi çekilmiş hayatlara inat
yürüyor Armutlu
Teknokent projesinden korkarak
Nemrut kadar kederliyim
satamam kendimi kederime
bir başka ben olayım desem
pazarlar kovar beni
Mümkünüm yok düşerim ellerine.
Ayşenur Yazıcı hanımın
Eğreti Gelin şiirinden sonra yazıldı...
(1)
Yasal Minibüsler keserdi yollarımı
Sesimi telergüler
Seni düşününce
İnce bir dal kırılır içimden
Daha bir anlam kazanır alin teri
Milyonlarca insan kardeş olur bana
Daha bir çok severim memleketi
Rakılar sarhoş oldu kadehimizde
acıya sızdı ömrümüz
dilin gerçeğinde kan düştü söze
göğe yakın durduk
dim dik duruk
hep erken geldı sabah uykumuza
söz sessiz bir isyanla genişletiyor deltasını..güçlenerek akıyor içimize...dönüp vuruyor kendi gerçekliğini..inadına bir başkaldırı bu...güçlü dinamiği şaşırtıyor...gören gözün kılavuza gereksinimi yok...deliliğin daim olsun şair