Sıcağın büyüdükçe içimde
Daralıyor zaman
Ve her şeyi saklıyorum
Senden aldığım
Dilce kanıyor yaram
Herkes sağır
Uçurumlar konuşalım
Dilinden anlamaz kimse
Yüreğin nereye sürgünse
Kanıyor bir çıban seliyle
Sözün anlamı yok
susalım
Bu dağlar boşuna emzirdi bizi
eyvaah ölmeden yenildik
bilmeden geçtik yolları
bıçak geçti yara derin
üzerimiz
çamur taş ve toprak
Yokluğun hancer yarası gülüm
Yokluğun kirpikte kan
Daglardan denize indirdigim
Dalga dalga sürüldüğüm
Rüzgar rüzgar öldüğüm
Yoklugun gülüm
Bir taşı bir taşa vurduğumuzda
Bir taşin sesi çıkar yalnızca
Gizli mahpuslığun kızıl perdesi
Düşer ortaya
Sahi sen şaşkınlığından mı ağlıyorsun kadın
Yoksa ağladığın içinmi şaşkınsın
Ateşle sınandım ömrümde
gece ölçüldü sabrım
gündüz yargılandım
boyalı kadınlar geçti yanımdan
ölmüşler sandım
örselenmiş yağmurların acısı kaldı yüreğime
Kaç düşümüz günümüzden düşerdi geceye
Sevgilinin göğsüne hasret başımız
Şakağında namlular ağırlardı
Oysa biz dağınık çarşafları da biliyorduk
Toplanmamış yatakları da
Piç bir tohum düşmüş içine...
Ayrık otu tanımaz
bir deli fişkın ım bende...
..........................................................
Cesurduk cesur olamasına ya
can para etmiyordu.
Yoksul çocuklardık
babamız yüreğinde boğardı ayazı
ama
Hüzün ayazda işe giden çocuktur
ayaklarına bulaşmış çamurdur hayat
ışıksız geceleri
gündüzü ter
ekmek bayat
dost bilir devriye düdüklerini



-
Taner Akıncı
Tüm Yorumlarsöz sessiz bir isyanla genişletiyor deltasını..güçlenerek akıyor içimize...dönüp vuruyor kendi gerçekliğini..inadına bir başkaldırı bu...güçlü dinamiği şaşırtıyor...gören gözün kılavuza gereksinimi yok...deliliğin daim olsun şair