Bütün düşlerimin, bütün sessizliklerimin hayalsizliklerinde
Sana en çok yüreğimdeki yorgun adamı, sevdayı sundum
Her sevda dağınık kalkar yatağından, toplamaz yer yatağını
Yarınsızlığımın kilometrelerinde yalnızım, yokum artık…
Gönlümdeki bütün alemlerin satır aralarına sıkıştırdım seni kadeh kadeh. Raksınla yuvarlandım, sevdanla havalandım, tefinle şenlendim. Öyle bir alemdeydim ki sensiz, ne yenilendim, ne efelendim. Alkoller bile yetmedi seni anlatmaya gülüm, ben tanrıdan hiç bilinmemiş, hiç söylenmemiş kainat ötesi, yıldız öfkesi sözler dilendim. Bu gece beni son kez düşün ve son kez yargıla sevdam, yarınım yok, yarınım kayıp artık.
Bütün pençelerimi yüreğime vuruyorum şimdi. Bakışlarımızın sönük kaldığı aynaları yapayalnızlığımıza bohçalıyorum. Yüzümün kızarmışlıklarında kendimizi inkar etmelerimiz olurdu kimi, içimizdeki “sebepsiz ölümler” de, kendimizin içinde binlerce dünyaya dalıp, binbir rüya görmüşüz. Keşke, ‘bitmese’ dediğimiz her aşkta biz en çok birbirimize yakıştığımızı bilmemişiz.
Demirlemişti eli kolu bağlıydı ağlıyordu
Dört bıçak çekip vurdular dört kişi
Yemyeşil bir ay gökte dağılıyordu
Deli cafer ismail tayfur ve şaşı