Yalandan mutluluklar edindin kendine. Kısa kısa tebessümlere sığdırdın sevinçlerini. Yarından beklentilerini hep dünde asılı bıraktın. Birinden bile vazgeçemezken, hepsini an’da katlettin.
Sahte sevişlerle, mekanik ilişkilerden ibaret kaldı aşkların. Belki en savunmasız, belki de en acımasız bedenlerde soğuttun kalbinin sıcaklığını…
Sevmeler yasaktı sana, sahte aşklar adamıydın çünkü…
Sevilmek ise haramdı… Çürümüştü çünkü ruhun, pörsümüş ruhların, pürüzsüz bedenlerinde…
Her ilişkin senden bir parçanı çaldı. Umurunda da değildi ki, boş vermiş işler adamıydın sen.
Hayatı dolu dolu yaşadığını sanarken, yalan dünyanı sahte renklerle boyadığını fark edemedin hiç. Oysa sen hayatı değil, hayat seni dolu dolu yaşamıştı…
Sense eskiyip gitmiştin, her aşk bitiminde, en uyduruk cümlelerin ardındaki her noktalama işaretinde…
Bu son fasıldır ey ömrüm nasıl geçersen geç!
Cihana bir daha gelmek hayal edilse bile,
Avunmak istemeyiz öyle bir teselliyle.
Geniş kanatları boşlukta simsiyah açılan
Ve arkasında güneş doğmayan büyük kapıdan