Boş bir masada iki dolu kadeh
Kırıldı tuz-buz, aktı bu aşkın şarabı
Yarım kaldı ağaca kazıdığım adın
Aşkımız unutulacak, korkarım isimsiz.
Söylerdim lakin; dilim tutuk, kuru damak
Çelikten bir kafes ördün çevremde
Prangaladın ayaklarımdan kilitsiz
Aşsız susuz bıraktın beni öylece
Dilim damağım kurudu kıvranıyorum!
Bahardan gönlümü güze devirdin
mis kokulu kadife yumuşaklığını teninin,
sirrus bulutlarından mı aldın rengini, ne?
ince bir haz sarmaşık gibi sarılmakta,
derin bir nefes, gecelerden faili sesle!
akislenmekte ruhun en derinliklerinde.
Bastığın yerlerde izin,
..kokun sinmiş durur
Görmeyeli ne çok yıllar oldu
..seni bir bilsen
Merak eder dururum halini,
..saçlarıma ak düşse de
düş yanığı renginde közlenip küllenen
sislerin gri, mat rengiyle içime çöreklelen
peşinden koştuğum labirent sokaklarda
ayrılık şarkıları şimdi, şimdi seni söyler!
Farklı kulvarda geldik seninle göz-göze
içimiz ısındı lakin; kafa yapımız farklı
Sosyal nakaratlar peşinde sen daima
gereğini yapıyordun yapılması istenileni
Suç senin değil, benim de, bu sistemin!
Alizarin renklerin cezbinde kilitlenenin.
Aşk dedikleri şey, bir kere gönlümden esti geçti
Var olan şu benliğimi, silip-süpürdü geçti...
11091988
Kalmışım odamda, yalnız, karanlık.
Sensiz can sıkıntısı deli ediyor.
Gönlüm ah,larla, vah,larla sızlanıp,
Gelmiyor bir türlü kendine, saadete!
Yıllardır çiçeklendiğin içimde sen.
cekip cevirdigim, bir dünyam var benim
icinde ara ara mutluluk gezer
gezdirse de beni kimi zaman mutsuzluklarda...
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!