Yüzümde hep keder nemli gözlerim
Gerçekten yalanı seçemez misin
Gözümü kırpmadan seni gözlerim
Gökyüzümden bir kez geçemezsin
Misafir oldun sen benim rüyama
Sessiz bakışların sihir gibiydi
Kirpiğin gecemden siyahtı ama
Gözlerin ışıklı şehir gibiydi
Gözlerin menekşe yanaklar lâle
İdam sehpasına çektin sorgusuz
Sen beni zülfünle boğdun da gittin
Günlerce bekledim aç ve uykusuz
Bulutlar ardında doğdun da gittin
Toprağa sarıldım köklerim ile
Bakışların daha renkli gözlerinden
Utancından renkten renge girer gökkuşağı
Eriyip gider kara bulutlar
Güneşe yer kalmaz semalarda
Senin bakışların çakmak çakmak
Kurcalar aklımı bir garip sevda
Gizleyemiyorum diyemiyorum
Neler etti şu üç günlük dünyada
Affedemiyorum kıyamıyorum
Gözyaşım sözlükten sildi gülmeyi
Kirpiğin keklik kanadı
Avcı elinde çırpınan
Belki ciğerin kanadı
Sesin yaralı bir ceylan
Boğuyor mu susuzluğun
Ey dost
Sen o yarim gitti deyip ağladın ya işte deştin yâremi
Bilmem sana mı ağlasam bana hiç gelmeyen yâre mi
Ey dost
Sen buradasın yarin orada çok özlersen yanına var
Çok bilinmeyeneli bir denklem bu hayat
Yanlış hazırlanan bir soru
Seçeneksiz sonuçsuz
Değer verme yöntemi sökmez
Hak etmeyen kapıverirken artı sonsuz değeri
Buz tutar sıfırın altında sevdalar
Bu şehre geldiğimde
Güneş doğuyordu
Benimse çoktan içime doğmuştu
Şehrin güzellikle dolup taşacağı
Mavi gezegenin derinliğinde bir cevhermiş meğer
Ne kadar uzağa gider isen git
İsmini cismimden ayıramazsın
İstersen aylara seneleri kat
Maziyi zihnimden sıyıramazsın
Tavşan dağa küsmüş dağlar habersiz
sevgili dostum bende yazıyorum nacizane senin şiirlerini de okudum ve okurken bir çoğundan keyf aldım yüreğine sağlık şiirlerini imini kullanarak pay yapacağım