Şu yalan dünyada gözüm yummadan
Görebilsem seni son kez uzaktan
Dostlar beni mezarlığa gömmeden
Görebilsem seni son kez uzaktan
Ayrılık bahtıma mühür vurmuşken
Aynı şehirde mi yaşadık gerçekten biz
Aynı kaldırım taşlarına mı bastık yani
Belki aynı otobüse de binmişizdir kim bilir aynı koltuğa
Verdiğim bozuklukları paranın üstü diye almışsındır hatta
Hilale aynı yerden mi baktık biz yani
Dilencilere sen de acırsın değil mi
Seni hatırlayınca yıldızlara bakmak
Veya yıldızlara bakınca seni hatırlamak
Sesinin rüzgarıyla serinletmek
Yokluğunun acısıyla büzüşen terli alnı
Çiçeklerin ve martıların varlığına sevinmek
Ben güzele selamımı eyledim
Alsa da almasa da canı sağ olsun
Duysun diye ben türkümü söyledim
Duysa da duymasa da canı sağ olsun
Savurmasın hasretimin kumunu
Yüz çevirmiş sana gönlüm bakma o yarin ardından
Sevmez artık anla ağıt yakma o yarin ardınan
Yıkmasın hiç umudunun pembe pancurlu evini
Çarpıp gitsin kapıyı bırak çıkma o yarin ardından
Gün gün şafak sayan asker kardeşim
Gün geçer kendini üzme yeter ki
Bu yolun da bir gün biter yoldaşım
Bir tüfek bir morali bozma yeter ki
Üstüne hürmet et asta merhamet
Yazma kalem şiir yazma bir vefasız canân için
Kalma kırgın sonsuza dek şu üç günlük cihân için
Derdin ateşiyle yandın kupkuru kamışa döndün
Ofladın çağladın söndün o kaşları kemân için
Bu işte bir yanlışlık var başım çatlayacak
Düşün düşün uykuları kovar kirpiklerim
Kimi akrep kimi yelkovan
Döner dolanır aynı yere gelir
Güzel olunmaz bu kadar
Acılarım birden diner
Sen aklıma geldiğinde
Yüreğime huzur siner
Sen aklıma geldiğinde
Karlar erir kışım gider
Ne kadar ağlayıp dökse içini
Verdiği sırrını alıyor deniz
Nice yeminlerden bozdu kaçını
Hep tükürdüğünü yalıyor deniz
En dertli şairdir her yıl dört mevsim
sevgili dostum bende yazıyorum nacizane senin şiirlerini de okudum ve okurken bir çoğundan keyf aldım yüreğine sağlık şiirlerini imini kullanarak pay yapacağım