Ağır zincirlerin arasında çırpınırcasına,
Ilık ılık yalayıp yaprakları,
Uzayıp gidiyordu rüzgar.
Ay dede düşmüş
Öksüz kalmıştı çocuklar.
Bir vardı, bir yoktu güneş
Dalgalar, azgınca saldırıyordu denize
Firavundan muzdarip Musa edasıyla.
Yaşamı firavun, Musa'yı ben eylediler.
İşte böyle başladı her şey...
Bedenlerimizi düşürüp köze,
Vezüv'e volkan eylediler ömrümüzü.
Kitaplarımızı yaktılar unuttun mu ?
Türkülerimizi işgal ettiler,
Sonra yüreklerimizi taşıyan şiirlerimizi.
Abluka altına aldılar düşüncelerimizi
Ve mahkum ettiler uçurum kenarı aşklarımızı,
O uzak ve kirletilmemiş ütopyamızı...
Dinsiz, imansız sevdik,
Evlad-ı Kerbela'nın diyar u Jiar ülkesini.
Sonrası; bebelerin çığlığına düştü Seyidin gözyaşları
'Ayıptır, zulümdür' diyen....
Devamı yazılmadı daha.
Zincire vurdular ürkek çocuksu düşlerimizi
Hayal kırıklıklarıyla bezenip,
Martsızlıklarla süslendi bir ömür.
Bir mandolinin ince telinde,
Dilimizden sızan çocukluk şarkılarımız,
Ve karartma aylarıydı ayrılıklarımız.
Ölüp dirilen ve tekrar vurulan
Ve artık hiçbir zaman doğmayacak olan,
Ürkek resimlerdeki günlerimiz,
Sabıka kaydı oldu, yerinde bulamadığımız yarınlara.
Kaçıncı yaşımızdaydı provaları
ilk yenilgimizin ?
Vatansız, göksüz sürgün eylediler
İhanetlerden arta kalan yaralı ezgi günlerimizi.
Ne çabuk unuttun,
Bağlama akorlarına gizlediğimiz eşkıya gecelerimizi.
Veyahut unutulmuş bir okyanusta
Ayrılıklara sakladığımız
Kimliksiz, kimsesiz uçurumlarımızı.
Artık bir kesişim
Zamanın boğazlandığı coğrafyalarda
Yağmurun dindiği yerde,
Günlüklerimi topluyorum yağmalanmış kitaplardan.
Kader değilse mahkum eden bir ömrü -ki değildir-
Ya nedir bir talanın resmi geçidi ?
Nasıl anlatılır paramparça edilişi,
Volkanlar arasında bir ömrün...
(İstanbul’97, Anadoluhisarı)
Eyüp HanoğluKayıt Tarihi : 14.4.2001 14:57:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.

Sevgi ve dostlukla kalin,...
TÜM YORUMLAR (1)