Vicdanın o soğuk, puslu çölünde savaşır durursun kendinle
Bir tarafta "yapmalı"nın dikenli telleri, ötede "yaptım"ın kavurduğu toprak
Her nefes, bir kurşun hızıyla deler geçer göğsünü,
Çünkü bu savaşta tek düşman sensin,
Tek asker de sen, tek hain de sen!
Ve her sabah uyanış, yeni bir taarruzun başlangıç sirenidir içeride
Yorgun kemiklerin siper alır, ruhunun yarılmış haritasına bakarak
Peki sen, bu kanlı çatışmada, hangi tarafın bayrağını tutuyorsun şimdi?
Kazanan mı sandın kendini, yoksa kaybeden mi?
Oysa ikisi de sen değil misin?
"Kazandım" dediğin anlar, sadece geçici bir ateşkesin aldatmacası
Aldığın her zemin, altında patlamamış mayınlarla dolu bir aldanış
"Kaybettim" çığlığın ise, aslında yeni bir cephenin açılış marşı
Bu savaşın sonu yok;
Sadece molalar var, kanayan mola yerleri...
Peki o kutsal bayrağı ele geçirmek için kaç parçanı feda ettin?
Kaç masumiyeti şehit verdin pişmanlık tarlasına?
Kaç dürüst düşünceyi, kurşuna dizdin korkunun idam mangasıyla?
Şu anda siperinde say
Her biri, içinde sönmüş bir yıldızın mezar taşı!
Belki de savaş hâlâ sürüyor, tifüs gibi kemiriyor içini
Her yeni "keşke", cepheye sürülen taze bir asker
Her savrulmuş "özür", geri çekilişin tozlu raporu
Her gece, yaralı fikirlerin iniltisiyle dolu bir sargı çadırı
Ve sen, hâlâ şehit vermeye devam ediyorsun, değil mi?
Bir parça daha umudu, bir avuç inancı,
Belki yarım kalmış bir sevgiyi
Toprağa veriyorsun sessizce, vicdan mezarlığı genişliyor
Mezarlık ki, senin ruhunun sınırları kadar büyük!
O "bayrak" dediğin, ele geçirdiğini sandığın zafer işareti
Belki de sadece, yırtılmış bir yüreğin kanla ıslanmış bez parçası
Tutkuyla salladığın o kumaş,
Aslında içinde ördüğün kefenin bir köşesi
Çünkü bu savaşta gerçek zafer yok,
Sadece teslimiyet var ya da çürüme...
Teslim olursan, huzur mu sandın?
O da bir yanılsama!
Çürürsen, pas tutar ruhun, her hareketin ağırlaşır zehirden
Bayrak dediğin şey, işte tam o anda düşer yere
Lekeli, yıpranmış, anlamsız!
Şimdi soruyorsun: "Peki vicdanın rahat mı?"
Bu soru, cephaneliğin ortasında patlayan bir top gibi çınlar içerde
Rahat mı?
Rahatlık, bu kan kokulu siperde lüks sayılır
Vicdan asla tam rahat etmez;
Ya sızıdır kaburganda ya da uyuyan bir mayın
"Rahatım" diyebilmek, belki de en büyük ihanettir kendine
Çünkü rahat vicdan, çoğu zaman ölü vicdandır!
Ya da farkında olmadan düşman tarafa geçmişliğinin beyaz bayrağıdır
Sessiz bir çığlıktır aslında "Savaş bitti" yalanı!
Gerçek şu;
Vicdanın rahat değil, rahat olmamalı da zaten!
O sızı, seni insan kılan son kale surudur.
Şehitlerin çoksa, bu savaşın hâlâ sürdüğünün kanıtıdır.
Bayrak düştüyse eğer, belki de tutulacak şeyin o olmadığını anlama vaktidir.
Siperde soluk alıyorsan, asıl soru şu:
Hangi "sen" daha çok yaralı,
Hangi "sen" daha çok yoruldu?
Ve o derin karanlıkta, savaş bittiğinde geriye kalacak olan
Lekeli bir bayrak değil, sadece...
Kendine bakmaya cesaret edebileceğin bir ayna
Ve belki - sadece belki - o aynada gördüğün gözlerde
Ölü bir çocuğun sorusu: "Peki sen, kazandın mı kaybettin mi?"
Cevabın yoksa...
İşte o sessizliktir vicdanın!
Huban Asena Özkan
Kayıt Tarihi : 7.8.2025 18:45:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!